25 Mart 2012 Pazar

İlk milli helikopterimiz "Atak"

İlk milli helikopterimiz Atak'ın silah sistemleri denendi

TUSAŞ Havacılık ve uzay Sanayi TAI'de yapımı süren taarruz, taktik-keşif helikopteri T-129'un prototipi P-6 bir kez daha havalandı.

İlk deneme uçuşunu 17 Ağustos 2011 tarihinde gerçekleştiren P-6'nın bu sefer silah sistemleri test edildi.

P-6, burun altına monte edilen makineli tüfekle hedeflere ateş etti.

Deneme atışlarını başarıyla tamamlayan T-129 P-6 taarruz helikopteri havalandığı piste geri döndü.

7 metreden bir karış suya atladı

Bursa'da cazibe merkezindeki 7 metre yüksekliğindeki balık göletinde yarım metre suya atlayan üç yıldızlı profesyonel dalgıç yaralandı.

Olay, merkez Yıldırım ilçesindeki Kaplıkaya Cazibe Merkezi'nde meydana geldi. Vatandaşların balık tutması için hazırlanan havuzun işletmecilerinden 3 yıldızlı profesyonel dalgıç Turcan Bayramoğlu (22), dalgıç kıyafetlerini giyerek, havuzun dibindeki su tahliye borularını onarmak için 7 metre yükseklikten yarım metrelik suya atladı.

Beton zemine çakılan Bayramoğlu'nun beli ve ayağı incindi. Profesyonel dalgıca ilk müdahaleyi olay yerine çağırılan 112 ekipleri havuzun içinde yaptı.

Bayramoğlu, havuzun yüksekliğinden dolayı yukarı çıkarılamayınca sivil savunma ekipleri çağrıldı. Olay yerine gelen ekipler, plastik sedye ve halatlar yardımıyla Turcan Bayramoğlu'nu yukarı çekti.

Hemen ambulansa alınan dalgıç, Şevket Yılmaz Devlet Hastanesi'nde tedavi altına alındı.

kaynak: mynet

İnsansız görünmez uçak X-47B

Geleceğin savaşlarında insanları görevi sadece masabaşından destek sağlamak olacak. İnsansız savaş teknolojileri konusunda yaşanan gelişme bunu kanıtlıyor. İnsansız denizaltı ve robot askerlerden sonra şimdi de çatışmalarda büyük önem taşıyan uçaklar da yapay zekaya kovuştu.

Northrop Grumman adlı firma geliştirdiği X-47B adlı uçakla savaşların kaderini değiştirmeyi hedefliyor. Normalde HERON'larda bulunan bu teknoloji sadece uzaktan kumandayla belirli hedefleri yoketmek için kullanılıyordu. X-47B ise bir pilotun tüm yeteneklerini gösteren yapay zekasıyla hedef tespit etme ve it dalaşını kendisi yapabilecek.

Geçtiğimiz yıllarda proje ilk duyurulduğu zaman X-47B'e savaş pilotları karşı çıkmıştı. Bazı pilotlarsa bu iddialara gülüp insanın çevik zekası ve reflekslerine sahip bir bilgisayar olamayacağını iddia etmişti. X-47B, iddiaların aksine yapay zekasının sınandığı savaş senaryolarında başarı sergiledi.

Geçtiğimiz hafta yapılan testler sonucunda görenlerin UFO zanettiği X-47B'nin yeteneklerine aşağıdaki videodan ulaşabilirsiniz. Star Wars ve Terminator gibi filmlerde kurgulanan yapay zekaya sahip uçakların atası olan X-47B 18 metre kanat açıklığına ve 3.889 KM hedef avlama alanına sahip.

Sessiz Dış Ünite

Soğuk ve donmuş muhafaza odaları ve teşhir üniteleri şartlarına uygun olarak 1.198 Watt - 14.590 Watt soğutma kapasitesi aralıklarında 33 ayrı model olarak üretilir (Scroll kompresörlü olarak 28000 Watt kapasiteye kadar üretilebilmektedirler).

Soğuk oda, Hermetik kompresörlü ve hava soğutmalı kondenserlidir. Özel dizayn ve ekipmanları sayesinde çok düşük ses seviyesiyle çalışmaktadır. Dış hava şartlarına uygun olarak kasetlenmiştir. Avrupa Birliği normlarına uygun olup CE markalı olarak imal edilir. Azot şarjlı olarak teslim edilir. soğuk hava deposu, Elektrik panosu ve tüm otomatik kontrol elemanları ile birlikte montaja hazır olarak sevk edilir.

Düşünce Gücüyle Silah Yönetilecek

Yakın gelecekte insansız hareket edebilen uçak ve diğer silah sistemlerinin düşünce gücüyle yönetilebilecek

Bilim adamları , yakın gelecekte insansız hareket edebilen uçak ve diğer silah sistemlerinin düşünce gücüyle yönetilebileceğini açıkladı.

İngiliz
bilim adamları, beyin araştırmalarının yaratacağı muhtemel tehlikelere karşı uyardı.
Royal Society'den yapılan açıklamada, bu araştırmalar sayesinde çok da uzak olmayan bir zamanda, insansız hareket edebilen uçak ve diğer silah sistemlerinin düşünce gücüyle yönetilebileceğine dikkati çekildi.

Bilim adamlarını, özellikle askeri teknoloji açısından bakıldığında, elde edilen sonuçların kullanımında dikkatli olunması konusunda uyaran Royal Society, hem hükümet hem uluslararası toplumun, ancak bilim adamlarının da bu araştırmaların aslında yararlı sonuçlarının zarara ve tehlikeye dönüşmemesini sağlamak durumunda olduğunu bildirdi.

Nöroloji biliminin, insanlığa büyük fayda sağlama potansiyeli olduğunu belirten, Royal Society'de konuyla ilgili çalışma grubunun başkanı Prof. Rod Flower, bu alandaki araştırmalar sayesinde tıbbın her geçen gün Parkinson, epilepsi veya bağımlılık gibi hastalıkların tedavisinde bir adım daha ileri gittiğini ifade etti.

Flower, ancak insan beyninin her geçen gün biraz daha iyi anlaşılmasının, çok sayıda riski de beraber getirdiğini söyledi.

Beyni etkileyerek felçli hastaların sadece düşünme gücüyle el veya ayak protezlerini ya da bir bilgisayarı kullanmalarının başarıldığını hatırlatan Flower, aynı tekniğin askeri operasyonlarda da kullanılabileceğini belirtti.

Kimyasal silahların insanları öldürmeye değil, beyinlerini bir süre felç etmeye programlanabileceğini kaydeden Flower, ancak bunun daha sonra yol açacağı etkilerinin bilinmediğini söyledi.

Flower, bu tarz kimyasalların kitlesel olaylarda ya da suçluların takibinde kullanılmasıyla ilgili deneyler yapıldığını bildirdi.


Bu gelişmelerin, sayısız etik tartışmayı da beraberinde getirdiğini ifade eden Flower, birçok noktada bu konu ile ilgili uluslararası hukuk kurallarının bulunmadığına dikkati çekti.

Hükümetlerin araştırmalarını şeffaf yapması gerektiğini söyleyen Flower, bilim adamlarının da her zaman, araştırmalarının insanlığın yararına olabileceği gibi zararına da kullanılabileceğinin bilincinde olması gerektiğini belirtti.

Düşünce Gücüyle Silah Yönetilecek

Ultraviyole Dezenfeksiyon


Ultraviole lambaları 254 nanometre UV ışınlar yolu ile her türlü suda bulunabilecek mikroorganizmaların DNA yapılarını parçalayarak etkisiz duruma getirerek suyu mikrobiyolojik açıdan arındırarak Su Arıtma işlevini gerçekleştirir. Krom malzemeden oluşan, ışın odası içerisindeki UV lambaları bir quartz kılıf ile korunmaktadır. Su krom ışın odasının içinden geçerken UV lambalarının yaydığı UV ışına maruz kalır ve böylece su tam dezenfeksiyonu sağlanarak su artıma işlemi gerçekleşir. Mikroorganizmalar üzerindeki etki gücü çok yüksek olup suya herhangi bir kimyevi eklenti yapmaz. Suda kimyasal eklenti yapmadığı içinde özellikle içme sularında en etkili ve en çok tercih edilen mikrobiyolojik Su Arıtma yöntemidir. UV lambanın içinde bulunduğu ışın odasının krom olması çok üstün bir özelliktir. Işın odasının plastik malzeme olması durumunda UV ışınlarının zamanla plastik malzeme üzerinde tahrip edici etki yapar ve MB mücadelenin etkinliğini son derece negatif etkiler. Su Arıtma Cihazları

2.Dünya Savaşı’nın Gizli Silahları

Dünyanın gördüğü en kanlı savaş teknoloji içinde bir evrim noktası olmuştu

Hakkında sayısız, film ve kitap hazırlanan İkinci Dünya Savaşı günümüzde sadece ABD’in kahramanlıklarıyla anlatılmaya devam ediyor. 35 milyondan fazla kişinin hayatını kaybettiği bu savaş bilinen dünya siyasetinin de haritasını çizmesiyle ünlüydü.

Tarihçiler genelde, savaştaki başarılı stratejiler ve siyasi manevraları anlatsa da aslında dünyanın kana büründüğü bu çatışmalar modern teknolojinin de temellerini oluşturdu.

Bir tarafta dünyayı fethetme arzusuna sahip Nazi Almanya’sı öteki yandaysa siyasi güç peşindeki ABD ve Sovyetler Birliği bilim kurgu filmlerini aratmaya teknoloji projelerini bu savaşta geliştirdi. Jetlerin ve bilgisayarların ilk kez kullanıldığı bu savaşta geliştirilen teknolojileri öğrenmek ister misiniz? Tarihi arka kapısına girerek gizli kalan bu silahları yazımızda görebilirsiniz.

Planetaryum

Artık yıldızlar daha yakın

Planetaryum gösterimleri başta olmak üzere çeşitli sosyal aktivitelere olanak sağlayacak kültür ve sanat merkezi projelerini hayata geçirmek, kendi kültürümüze ve manevi değerlerimize uygun bir çok sayıda 360° Projeksiyon videosunu kendi bünyemizde hazırlayabilmek adına Avart Medya, Büyükşehirlerimiz başta olmak üzere ihtiyaç belirlenen il ve ilçelere Planetaryum kurulumu ve sonrasındaki gereksinimleri konularında ilgili tüm resmi kurum ve kuruluşların yanı sıra özel teşebbüste bulunan girişimcilere yardımcı olmaktan mutluluk duyacaktır.

Planetaryum ismi Latince ‘planeta’ yani gezegen sözcüğünden geliyor. Dilimizdeki karşılıkları; Planetaryum, Gezegen evi, Gökyüzü tiyatrosu, Yıldız evi, Yıldız çemberi, Uzay tiyatrosu olarak sıralanabilir.

Planetaryum, astronomi ve uzay bilimlerini öğrenmek ve anlamak, çeşitli gök cisimlerini ve onların uzay boşluğundaki hareketlerini, güneş sistemi ve yıldızların işleyişini koltuklarında oturan seyirci topluluğuna o anda gezinti yaptıkları hissi veren bir atmosferde izletebilmek için özel olarak tasarlanmış yarım küre biçimli kubbe altındaki ekrana Projeksiyon araçları tarafından görüntü yansıtılarak kurgulanmış bir senaryoyu son derece gerçekçi simüle eden bir çeşit tiyatrodur.

Planetaryumlar izleyici kapasitesi genellikle 10 kişi ile 200 kişi arasında değişen, çapı 3 m ile 20 m arasında olan kubbeli bir mimariye sahip ve yeni nesil dijital yansıtıcılar sayesinde gösteri yelpazesini genişletmiş bir nevi tiyatro salonu görünümündedirler. İçindeki seyirciler belli bir açı ile tavandaki küre zeminine yansıtılan çoğunlukla 10 d. ile 25 d. süren aktiviteleri izleme olanağı bulurlar.

Temel astronomi kavramlarının klasik yöntemlerle öğretimi sıkıcı ve zor olmakla beraber çoğu zaman öğrenciler tarafından algılanmakta zorlandıkları çeşitli araştırmalarla ortaya konmuştur. Bu kavramların öğretiminde planetaryumların kullanılması büyük kolaylık sağlamaktadır. Planetaryumlar, temel işleyiş mekanizmasını anlamda ve kavramada en önemli eğitim merkezleri haline gelmekte ve temel fen kavramlarının da yapıldığı laboratuvarlar olma yönünde çok büyük gelişmeler göstermektedir. Eğitim çağında öğrencilere planetaryum aracılığı ile bilim felsefesini ve çalışma heyecanını aktarabilir, galaksinin dönmesi ve göktaşının çarpışması simüle edilerek anlatılabilir. Proje kapsamındaki dersler sayesinde öğrencilere teorik bilgiler verilebilir, insanlara pratik zekâlarını kullanmaları, kolay hesaplamalar ve acil durumlar için astronomik seyrin önemi anlatılabilir.

Planetaryumlarda yer alan özel projektörlerden gökyüzünün gece hali, yıldızlar ve Samanyolunun görüntüleri her tarafa yansıtılıyor. Yeni bir dijital teknoloji ile ‘Şehir ışıklarından uzakta Samanyolu nasıl görünür’, ‘Gezegenler nasıl hareket eder’, ‘Bir haftanın neden yedi gün olduğu’, ‘bir çemberin iç açılarının toplamının neden 360 derece olduğu’, ‘coğrafya, fizik ve matematik gibi bilimlerin uygulamaları’, ‘Yıldızlara bakarak nasıl yön bulunur’, ‘Kışın neden geceler uzundur’, ‘Ay neden evre değiştirir’, ‘Roket bilimi ve uydu teknolojileri nelerdir’, ‘İklim değişimleri dünyamızı nasıl etkiliyor’, ‘Gezegenler ve uyduları nelerdir’, ‘Tutulmalar ve geçişler’, Meteorlar, koordinat çizgileri, takım yıldızları, asteroidler ve kuyruklu yıldızlar hakkında bildiklerimiz’ gibi pek çok soruya cevap verebilmek çok daha kolay hale gelmektedir.

Dünyaya bakacak olursak ABD‘de 3.500 den fazla, Almanya da ise 800’e yakın, Japonya da ise 400 civarında olan planetaryum sayısının tüm dünyadaki

sayısı 10.000’e yaklaşmasına rağmen özellikle gelişmiş ülkeler bu sayıyı hızla arttırma çabasındadır.
Sadece geçtiğimiz yıl dünyadaki planetaryumları dolduran insanların sayısı 114 milyon kişidir. Planetaryumlar hemen hemen bütün dünyada yerel yönetimler tarafından yapılmış yada sponsor firmalar tarafından finanse edilmişlerdir. Ülkelerin gelişmişlik durumu ile planetaryum sayıları doğru orantılı olması düşündürücüdür.

Planetaryumlar şehrin olmazsa olamazları arasındadır. Japonya’da ilkokullarda planetaryumda gök bilimi eğitimi verilmesi zorunludur. İnsanlık her zamankinden daha fazla uzay ve astronomi bilimlerine ilgi duymakta buna paralel olarak ülkeler milli eğitimlerinde bu duyarlılığı göstermektedir. Bu bağlamda 4-11 ekim tarihleri arası tüm dünyada Uzay haftası olarak kutlanmakla beraber 2009 yılı ‘Dünya Astronomi Yılı’ ilan edilmişti.
Planetaryumlar maliyetleri açısından kolay projeler değildirler.

Hem maliyetleri sebebiyle hem de gerekli önemi ve ehemmiyeti algılanamayışı nedeni ile Türkiye’de daha uzun yıllar gerekli sayıda planetaryum halka ve eğitime açılabilmesi zor gibi gözüküyor. Türkiye’deki planetaryumların gerek sayı itibariyle gerek büyüklükleri itibariyle kapasiteleri yetersiz kalmaktadır. Özveriyle ve azimle çalışan bir grup insan tarafından vatanımıza kazandırılan kurulum maliyetleri yüksek olan bu planetaryumlar bütün milletimize özellikle öğrencilerimize uzun vadeli sürdürülebilir hizmet vermek adına ya sponsor firmaların desteğine ihtiyaç duymaktadırlar yada ziyaretçilerine masrafları yansıtmak durumunda kalmaktadırlar.

Ülkemizde 3’ü portatif 11’i sabit olmak suretiyle toplam 14 planetaryum bulunmakla beraber bunların bir kısmı da askeri ve bilimsel araştırmalar nedeniyle halkımıza kapalıdır.