16 Aralık 2009 Çarşamba

İran nükleer bombaya yakın

Konuya ilişkin haberi manşetinden duyuran gazete, "İran'ın en hassas nükleer projesiyle ilgili ele geçirdiği bu belgelerin" nükleer bombayı ateşleyecek bileşenle ilgili dört yıllık bir deneye ait olduğunu ileri sürdü.



Dış istihbarat örgütlerine göre, belgelerin 2007 yılı başlarına ait olduğunu belirten gazete, İran'ın bu belgede anlatılan deneyin sivil amaçlı olduğunu ileri sürebileceğini, ancak uzmanlara göre bu teknolojinin sivil alanda kullanılmadığını kaydetti.



Times'ın ayrıntılarını aktardığı belgelerin batılı istihbarat örgütleri ve Atom Enerjisi Kurumu'nun da bilgisi dahilinde olduğu bildirildi. Gazete belgelerde anlatılan deneyleri şemalarıyla aktarıp, başyazısında yer verirken, bir başka haberinde de "İsrail'in İran'a saldırıp saldırmayacağına birkaç ay içinde karar vermek zorunda olduğu" yorumunda bulundu.



İsrailli uzmanların tahminlerine göre İran'ın nükleer silah programının altı ay içinde, artık vurulması imkansız bir düzeye gelebileceğini belirten gazete, İran'a karşı güçlü bir uluslararası ittifak olmasının İsrail'in kendisini daha güvenli hissetmesine neden olduğu, dolayısıyla böylesi bir kararı ertelemesine yol açtığını yazdı


İran nükleer bombaya yakın


İran nükleer bombaya yakın

İşte Türk teknolojisi

Aselsan, Uluslararası İnsansız Araçlar Yarışması MAGIC-2010'da ilk 10 takım arasına girmeyi başardı. Aselsan'ın öncülüğündeki ekip, yarışmada ilk 10'a girmeyi başarınca, 50 bin dolarlık ödül kazandı. 2010'daki finalde kazanacak takım, 750 bin dolara da kavuşacak.



İnsansız sistemleri ana faaliyet alanlarından birisi olarak belirleyen Aselsan, uluslararası İnsansız Araçlar Yarışması MAGIC-2010'da dünya çapında ilk 10 takım arasına girmeyi başardı ve 50 bin dolarlık ödül kazandı.



Avustralya ve Amerika Savunma Bakanlığı organizasyonları tarafından ortaklaşa düzenlenen yarışma için Aselsan'ın takım liderliğinde bir ekip oluşturuldu. "Kapadokya" adı verilen ekipte, Bilkent, Boğaziçi ve Orta Doğu Teknik Üniversitesi ile Amerika'dan Ohio State Üniversitesi yer aldı.



İnsansız kara aracı



Yeni nesil otonom insansız kara araçlarının geliştirilmesine öncülük eden yarışma, akıllı robotların insan müdahalesi olmadan, birbirleriyle haberleşerek bilinmeyen bir kentsel alanda keşif-gözetleme-istihbarat yapmasını, alanda bulunan tehlikeli maddeler ile düşman veya teröristlerin etkisiz hale getirilmesini sınırlı bir sürede gerçekleştirmeyi amaçlıyor. Finalist robotlar ve takımları, 8-13 Kasım 2010'da Avustralya'da Adelaide kentinde yarışacak. Bu yarışmayı kazanan takım ise 750 bin dolarlık ödülün sahibi olacak.



İlk 10'a kalanlar



MAGIC 2010'un, insansız araçlar alanında dünyanın en güçlü firmaları ve en başarılı üniversitelerinin katıldığı bir yarışma olduğunu ifade eden yetkililer, yarışmada ilk 10'a kalan takımların Türkiye ile birlikte ABD, Avustralya, Japonya ve Kanada'dan oluştuğunu belirtti. Aselsan, TSK'nın envanterine de benzer akıllı robotlar kazandırmayı hedeflediğini kaydetti.



Dışa bağımlılık azalacak



Kendi kendine karar


uçaak


İnsansız sistemlerin savunma ve güvenlik alanındaki yerinin her geçen arttığına işaret eden yetkililer, özellikle keşif, gözetleme, istihbarat, savunma ve lojistik destek gibi faaliyetlerin hızlı ve etkin bir şekilde ve personel kaybı vermeden yürütmek üzere kendi kendine karar verebilen insansız sistemlere ihtiyaç duyulduğunu ifade etti. İnsanlar için rutin zor veya tehlikeli işleri gerçekleştirebilmeleri, görevin icrası sırasında korkma, çekinme ve yorulma gibi unsurlardan etkilenmemeleri nedeniyle insansız sistemlerin tercih edildiğini belirten yetkililer, ABD'nin 2015 yılına kadar ordusundaki ilgili unsurların üçte birini insansız yapma hedefi koyduğunu kaydetti.


Dışa bağımlılık azalır


Aselsan'da insansız sistemlere, "kendi kendine karar verme yeteneği" kazandırma çalışmaları sürdürülüyor. Bu konuda TSK'nın dışa bağımlılığını en aza indirecek ürün ve sistemler geliştirmeyi ana faaliyet alanlarından biri olarak belirleyen Aselsan, geleceğin savaş alanlarında yaygın bir şekilde kullanılacak robotlar üzerinde çalışmalarını yoğun bir şekilde sürdürüyor.



ASELSAN: Gezgin



Gezgin


gezgin


ASELSAN tarafından üzerinde çalışma yürütülen diğer insansız kara aracı Gezgin, uzak mesafeden savunma ve gözetleme yapabilmesi için tasarlanıyor.


Paletli yapısıyla küçük bir tankı andıran Gezgin'de, dünyada henüz yeni geliştirilmekte olan insansız araçlarda uzaktan kablosuz silah kullanımını sağlayacak teknolojiler deneniyor.


Aracın üzerine yerleştirilebilecek robot kol, termal gözetleme ve lazer hedef işaretleme sistemleri ile tehlikeli görevler, uzaktan yerine getirilebilecek.



ASELSAN: Kaşif



Kaşif


ASELSAN'ın üzerinde çalıştığı bir diğer insansız sistem ise birliklerin keşif gözetleme yeteneğini kilometrelerce uzağa taşıyabilecek olan ve "Kaşif" adı verilen balonlu keşif gözetleme sistemi.


Bu sistem, yere sabitlenen balon üzerine yerleştirilerek, gece ve gündüz yüksek irtifadan hareketleri tespit edebilecek.


Kaşif, karakol gibi yerleşik alanlarda tepe arkalarını ve çevreyi gözetleyerek otomatik hareket tespiti yapabilecek. Ayrıca bu görüntüleri ve koordinatları diğer insansız sistemlere iletebilecek.



ASELSAN: Denizci ve ASELSAN: İzci



Denizci


denizci


ASELSAN, liman ve boğazlarda keşif, gözetleme ve istihbarat gibi görevleri yapması için de "Denizci"yi tasarlıyor.


Uzaktan kontrol edilebilen insansız su üstü aracı "Denizci", hedefe ulaştığında üzerinde yer alan sonar, radar, termal kamera gibi cihazlarla elde ettiği verileri komuta merkezine aktarabilecek.



İzci


ASELSAN'ın üzerinde çalıştığı insansız sistemlerden birini "İzci" aracı oluşturuyor. Özellikle sınır güvenliğinin sağlanması, keşif, gözetleme ve lojistik hizmetlerde kullanılması amacıyla tasarlanan "İzci", uzaktan komuta edilebiliyor. Gece ve gündüz çevre gözetlemesi yapabilen, üzerine silah monte edilebilen ve topladığı verileri merkeze iletebilen İzci aracına, otomatik insan tanıma ve otomatik hedef takibi gibi yeteneklerin kazandırılması için çalışmalar yapılıyor.


İşte Türk teknolojisi


İşte Türk teknolojisi

Vestel, insansız uçak üretimine başlıyor

Zorlu Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Nazif Zorlu, insansız hava aracına 30-40 milyon dolar civarında yatırım yaptıklarını belirterek, önümüzdeki sene üretimine başlayacaklarını açıkladı. Deneme uçuşlarının başarıyla tamamlandığını belirten Zorlu, "Bu konuda devlet, savunma sanayi ve askeriye çok büyük destek verdi. Alım garantisi verdiler. Yerli bir üretim olması için büyük destek oldular. Dediler 'düşerse yenisini vereceksiniz.' Onu da kabul ettik." dedi.



Zorlu Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Nazif Zorlu, Antalya Sanayici ve İşadamları Derneği (ANSİAD) tarafından düzenlenen 'Girişimcilik Haftası'na katıldı. Zorlu, Akdeniz Üniversitesi'nde düzenlenen konferansta grubun faaliyetleri hakkında bilgi vererek öğrencilere girişimciliği anlattı. Zorlu, elektronik, enerji ve tekstil alanında büyük yatırımları olduğunu, savunma sanayiinde de iddialı olduklarını söyledi. İnsansız uçak üretim çalışmalarının devam ettiğini, önümüzdeki sene seri üretime geçmeyi planladıklarını aktaran Zorlu, "Uçaklarımız Türk ordusu tarafından beğenildi. Büyük destek verdiler. 3- 4 senedir üzerinde çalışıyorduk. Deneme uçuşlarımızı başarıyla tamamladık. Herhangi bir sorun yok. Gelecek sene Vestel'in insansız uçakları sınır bölgelerini kuruyacak." diye konuştu.



Zorlu, projede 20- 30 mühendis çalıştığını kaydederek "Yapamayacağımız bir şey yok. Yarın bakarsınız yolcu uçağı da yapabiliriz. Yolcu... Füze de yapabiliriz." ifadelerini kullandı. İnsansız uçağın 2011-2012 yıllarında büyük ihracat potansiyeline de sahip olacağını savunan Zorlu, şu bilgileri verdi: "Vestel'in yaptığı daha uzun müddet havada kalabiliyor. 12 saat havada kalıyor. Önümüzdeki yıl bunu 20 saate çıkarmayı planlıyoruz. 4,5 kiloluk bir uçak. Daha fazla yakıt alabiliyor."



Zorlu, Ar-Ge'ye verdikleri önem sayesinde bugün dünyada uydu alıcısı ve TV'de rakipleriyle başa baş gittiklerini dile getirdi.



ZORLU, 20 MİLYAR DOLARLIK MADEN BULDU



Ahmet Nazif Zorlu, enerji, tekstil, elektronik, beyaz eşya ve gayrimenkulden sonra madenciliğe de girdiklerini dile getirdi. Bu çerçevede nikel madenine yönelik 4 yıldır araştırma yaptıklarını belirten Zorlu, Manisa ve Eskişehir'de 20 milyar dolar değerinde nikel madeni bulduklarını kaydetti.



Kazıların 2- 3 yıl daha devam edeceğini aktaran Zorlu, şöyle devam etti: "Manisa Gördes'te rafineriyi kurmaya başlayacağız. Toprak altında kalmış zengin maden yataklarımız var. Zorlu Grubu olarak, ileriye dönük madencilikte de bu ülkeye katkıda bulunacağız."



"800 MİLYON DOLAR ÖDEDİK, AMA İMARINI 27 AYDA ANCAK ALABİLDİK"



Zorlu Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Nazif Zorlu, 800 milyon dolara aldığı Karayolları arazisinin imar planında yaşadığı sıkıntıyı da anlattı. Zincirlikuyu'daki arazinin geçen nisan ayında imar planının iptal edildiğini hatırlatan Zorlu, bu süreçte birçok defa bürokratik engellemelerle karşılaştığını ileri sürdü.



Zorlu şunları dile getirdi: "Devlete 800 milyon dolar para verdik. Fakat imarını almak için 27 ay uğraştık. Şu anda bu projede 1500 kişi çalışıyor. Mart ayından sonra 3 bin kişi çalışacak. Bu projede yaklaşık 4 bin kişi istihdam edilecek. Böyle bir projeyi her sene ertelerseniz sermayedar zarar görür ve yatırımdan vazgeçer. Ülke olarak çok destek oldular. Ama önümüzde çok büyük bir bürokrasi var."



Projenin Avrupa ve Dubai'de ödül aldığını ifade eden Zorlu, "Dünyada bin proje arasından ilk 8'e kaldı. Son elemelerde de 5'e kaldı. Şu anda dünyanın en çok oy alan projesi oldu. Burada 5 tane kompleks olacak. Alışveriş merkezi, iş merkezi, kültür ve kongre merkezi yer alacak. Gençlere elektronik kütüphane yapılacak. 2 bin 300 kişilik konser ve kongre salonu inşa edilecek. 5 yıldızlı otel, boğaz manzaralı rezidanceler olacak. bol yeşil alanı var. Ülkenin gelişmesine büyük fayda sağlayacağına inanıyorum. Bu projenin benzerini Antalya'da da yapacağız." şeklinde konuştu.



"DÜNYA MARKALARINA YAZILIM SATIYORUZ"



Zorlu, LCD ekran TV üretmek için birçok kişiye yalvardığını, ancak kimsenin kulak vermediğini dile getirdi. Şimdi Vestel'in dünya markalarına yazılım sattığını kaydeden Zorlu, şöyle devam etti: "Pixellence ile dünyanın en iyi markalarına yazılım satıyoruz. Ama bunu Ankara maalesef görmüyor. Ama son zamanlarda az da olsa işadamlarının değeri anlaşılmaya başladı. Bugün Vestel 30 milyon cihaz üretim kapasitesine sahip ve dünyayla yarışıyor. 12 milyon TV'yi hiç yatırımsız üretebiliyoruz. 15 milyon beyaz eşyayı çok az yatırımla yapabiliriz. 40 milyon cihazı bu gün sipariş gelsin bir yıl içinde hazırlarız. Bu güce sahibiz."



Zorlu, öğrencilerin yabancı sermayeyle ilgili sorularına da cevap verdi. Yabancı sermayeden korkulmaması gerektiğini vurgulayan Zorlu, "Yabancı sermayeden korkmayın. Yeter ki gelsin. Buraya para geldiği vakit millileşiyor. O adam vergisini vermeden parasını dışarıya çıkaramaz. O geldikçe devam eder gider. Bunun için yabancı sermayeden hiç korkmayın." değerlendirmesinde bulundu.



Direkt yabancı ortağının olmadığını, halk açık şirketlerde yabancıların hissesinin olabileceğini ifade eden Zorlu, "Ama yabancı ortakla her zaman iş yaparım. Söz sahibi olmak kaydıyla her zaman yabancı ortağa açığız." dedi.



Zorlu Holding, krize rağmen geçen sene yüzde 5 büyüdü ve 3 milyar dolarlık ihracat gerçekleştirdi. Geçtiğimiz sene 10 milyon televizyon üretti. Bunun 9 milyonunu ihraç etti. Vestel, 127 ülkeye ihracat yaparak geçen yıl 4 milyar dolar ciro elde etti. Vestel, dünyanın 5 TV üreticisi arasında yer alıyor.


Vestel, insansız uçak üretimine başlıyor


Vestel, insansız uçak üretimine başlıyor

İnsansız kara aracı

Aselsan’ın öncülüğündeki ekip, yarışmada ilk 10’a girmeyi başarınca, 50 bin dolarlık ödül kazandı. 2010’daki finalde kazanacak takım, 750 bin dolara da kavuşacak.





İNSANSIZ sistemleri ana faaliyet alanlarından birisi olarak belirleyen Aselsan, uluslararası İnsansız Araçlar Yarışması MAGIC-2010’da dünya çapında ilk 10 takım arasına girmeyi başardı ve 50 bin dolarlık ödül kazandı. Avustralya ve Amerika Savunma Bakanlığı organizasyonları tarafından ortaklaşa düzenlenen yarışma için Aselsan’ın takım liderliğinde bir ekip oluşturuldu. “Kapadokya” adı verilen ekipte, Bilkent, Boğaziçi ve Orta Doğu Teknik Üniversitesi ile Amerika’dan Ohio State Üniversitesi yer aldı.



İnsansız kara aracı



Yeni nesil otonom insansız kara araçlarının geliştirilmesine öncülük eden yarışma, akıllı robotların insan müdahalesi olmadan, birbirleriyle haberleşerek bilinmeyen bir kentsel alanda keşif-gözetleme-istihbarat yapmasını, alanda bulunan tehlikeli maddeler ile düşman veya teröristlerin etkisiz hale getirilmesini sınırlı bir sürede gerçekleştirmeyi amaçlıyor. Finalist robotlar ve takımları, 8-13 Kasım 2010’da Avustralya’da Adelaide kentinde yarışacak. Bu yarışmayı kazanan takım ise 750 bin dolarlık ödülün sahibi olacak.



İlk 10’a kalanlar



MAGIC 2010’un, insansız araçlar alanında dünyanın en güçlü firmaları ve en başarılı üniversitelerinin katıldığı bir yarışma olduğunu ifade eden yetkililer, yarışmada ilk 10’a kalan takımların Türkiye ile birlikte ABD, Avustralya, Japonya ve Kanada’dan oluştuğunu belirtti. Aselsan, TSK’nın envanterine de benzer akıllı robotlar kazandırmayı hedeflediğini kaydetti.



Kendi kendine karar



İnsansız sistemlerin savunma ve güvenlik alanındaki yerinin her geçen arttığına işaret eden yetkililer, özellikle keşif, gözetleme, istihbarat, savunma ve lojistik destek gibi faaliyetlerin hızlı ve etkin bir şekilde ve personel kaybı vermeden yürütmek üzere kendi kendine karar verebilen insansız sistemlere ihtiyaç duyulduğunu ifade etti. İnsanlar için rutin zor veya tehlikeli işleri gerçekleştirebilmeleri, görevin icrası sırasında korkma, çekinme ve yorulma gibi unsurlardan etkilenmemeleri nedeniyle insansız sistemlerin tercih edildiğini belirten yetkililer, ABD’nin 2015 yılına kadar ordusundaki ilgili unsurların üçte birini insansız yapma hedefi koyduğunu kaydetti.



Dışa bağımlılık azalır



Aselsan’da insansız sistemlere, “kendi kendine karar verme yeteneği” kazandırma çalışmaları sürdürülüyor. Bu konuda TSK’nın dışa bağımlılığını en aza indirecek ürün ve sistemler geliştirmeyi ana faaliyet alanlarından biri olarak belirleyen Aselsan, geleceğin savaş alanlarında yaygın bir şekilde kullanılacak robotlar üzerinde çalışmalarını yoğun bir şekilde sürdürüyor.



Gezgin



ASELSAN tarafından üzerinde çalışma yürütülen diğer insansız kara aracı Gezgin, uzak mesafeden savunma ve gözetleme yapabilmesi için tasarlanıyor. Paletli yapısıyla küçük bir tankı andıran Gezgin’de, dünyada henüz yeni geliştirilmekte olan insansız araçlarda uzaktan kablosuz silah kullanımını sağlayacak teknolojiler deneniyor. Aracın üzerine yerleştirilebilecek robot kol, termal gözetleme ve lazer hedef işaretleme sistemleri ile tehlikeli görevler, uzaktan yerine getirilebilecek.



Kaşif



ASELSAN’ın üzerinde çalıştığı bir diğer insansız sistem ise birliklerin keşif gözetleme yeteneğini kilometrelerce uzağa taşıyabilecek olan ve “Kaşif” adı verilen balonlu keşif gözetleme sistemi. Bu sistem, yere sabitlenen balon üzerine yerleştirilerek, gece ve gündüz yüksek irtifadan hareketleri tespit edebilecek. Kaşif, karakol gibi yerleşik alanlarda tepe arkalarını ve çevreyi gözetleyerek otomatik hareket tespiti yapabilecek ve bu görüntüleri ve koordinatları diğer insansız sistemlere iletebilecek.



İzci



ASELSAN’ın üzerinde çalıştığı insansız sistemlerden birini “İzci” aracı oluşturuyor. Özellikle sınır güvenliğinin sağlanması, keşif, gözetleme ve lojistik hizmetlerde kullanılması amacıyla tasarlanan “İzci”, uzaktan komuta edilebiliyor. Gece ve gündüz çevre gözetlemesi yapabilen, üzerine silah monte edilebilen ve topladığı verileri merkeze iletebilen İzci aracına, otomatik insan tanıma ve otomatik hedef takibi gibi yeteneklerin kazandırılması için çalışmalar yapılıyor.



Denizci



ASELSAN, liman ve boğazlarda keşif, gözetleme ve istihbarat gibi görevleri yapması için de “Denizci”yi tasarlıyor. Uzaktan kontrol edilebilen insansız su üstü aracı “Denizci”, hedefe ulaştığında üzerinde yer alan sonar, radar, termal kamera gibi cihazlarla elde ettiği verileri komuta merkezine aktarabilecek.


İnsansız kara aracı


Hürriyet


İnsansız kara aracı

F-35 savaş uçağı

ABD'nin, F-35 savaş uçağının kontrolünü sağlayan yazılımının kodlarını, proje ortağı ülkelere vermeyeceği bildirildi.



ABD Savunma Bakanlığı'nın, programın uluslararası ilişkiler yetkilisi Jon Schreiber, Birleşik Krallık'ın, operasyonel bağımsızlık gerekçesiyle yazılım teknolojisine sahip olma yolundaki isteğine ilişkin Reuters'a yaptığı açıklamada, ''kodların proje ortaklarına verilmeyeceğini'' söyledi. Lockheed Martin firmasının radara yakalanmayan yeni uçağıyla ilgili projenin ortakları Birleşik Krallık, İtalya, Hollanda, Türkiye, Kanada, Avustralya, Danimarka ve Norveç. İsrail de uçaktan almak istiyor.



Schreiber, kodların verilmesinin yerine, Florida'daki Eglin Hava Üssü'nde bir yeniden programlama tesisi kurulacağını ve burada sürekli olarak bir üst düzeye çıkarılacak olan yazılımların ortak ülkelere verileceğini kaydetti.



F-35 savaş uçağı


F-35 savaş uçağı

Sibernetik Silahlar

İnternet ağının güvenliği konusunda uzman Amerikan şirketi McAfee, olası bir çatışma halinde bir ülkenin internet ağını kontrol altında tutmasını hedefleyen bir silahlanma yarışının gerçek bir tehdit oluşturduğunu açıkladı.



McAfee, yıllık raporunda ele aldığı bu konuyla ilgili olarak, Çin, Fransa, İsrail, Rusya ve ABD'nin düşmanlarının internet ağlarına saldırmaya yönelik ''sibernetik silahları'' olduğunu bildirdi.



Yıllık raporda, ''Günümüzde silahlar nükleer değil, sanal ve herkes bu tehditlere kendini hazırlamalı'' uyarısı yer aldı.



Son zamanlarda siyasi nedenlerle siber-saldırıların artışının bir endişe kaynağı olduğu belirtilen raporda, bu saldırıların hedefleri arasında Beyaz Saray, ABD Savunma ve İç Güvenlik bakanlıkları ve ABD Başkanının korunmasından sorumlu Federal Polisin yer aldığı ifade edildi.



Bir siber saldırıdan su ve elektrik dağıtım şebekelerinin, telekomünikasyon ve mali sektörler gibi altyapıların da etkilenebileceğine işaret edilen raporda, ''Gelişmiş ülkelerin çoğunda temel altyapı hizmetleri internete bağlıdır ve yeterince korunmamaktadır'' uyarısı yer aldı.


Sibernetik Silahlar


Sibernetik Silahlar

Bu tanklar attığını vuracak

Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül, Leopard-1 tanklarının modernizasyonunun Kara Kuvvetleri Komutanlığı'nın harekat ve caydırıcılık etkinliğine büyük katkı sağlayacağını söyledi.



Aselsan tarafından geliştirilen Volkan Atış Kontrol Sistemi'yle modernize edilen Leopard-1 tankının sonuncusu Kara Kuvvetleri Komutanlığı'na teslim edildi. Projede Leopard-1 tankları, uzak mesafeden gece ve gündüz hedefi tespit edip, otomatik olarak takip edebilen, hareketli tanktan hareketli hedeflere etkili atış imkanı sağlayan, bilgisayar kontrollü atış kontrol sistemi ile donatıldı. Yapımında 200'den fazla mühendisin görev aldığı sistemle tankların ilk atıştaki vuruş oranı artırıldı. 2002'de hayata geçirilen ve 2006'da seri üretime başlanan proje için 163 milyon dolar harcandı. Modernizasyonu yapılan tanklarla 3 binden fazla test atışı yapıldı.



Atış Kontrol Sistemi'nin tanka entegrasyonunun yapıldığı Kara Kuvvetleri Komutanlığı Birinci Ana Bakım Merkez Komutanlığı'nın Sakarya Arifiye'deki fabrikasında son tank teslim töreni düzenlendi. Törende konuşan Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül, Türkiye'nin uluslararası politikada oynadığı önemli rol ve bulunduğu coğrafyanın, güçlü ve caydırıcı vasıfta bir Silahlı Kuvvetlere sahip olma zorunluluğunu ortaya koyduğunu belirtti. Bu itibarla Silahlı Kuvvetlerin gücünün ve caydırıcılığının desteklenmesinin ve sürdürülmesinin olmazsa olmaz şartının her alanda destekleyebilecek yetkinlikte milli bir savunma sanayiine sahip olmaktan geçtiğini kaydetti. Gönül, "Bu noktada Kara Kuvvetleri Komutanlığı'nın harekat ve caydırıcılık etkinliğine büyük katkı sağlayacak olan Leopard-1 tanklarının modernizasyonuna yönelik projenin başarıyla tamamlanmasından memnuniyet duyuyorum. Yerli ürünleri geliştirmeyi ve yerli savunma sanayi altyapısını uluslararası çapta rekabet edebilecek düzeyde güçlendirmeyi temel hedef olarak benimsedik. Sistemin Leopard-1 tanklarına entegre edilmesi sayesinde, muharebe sahasında çok daha üstün performans sergileyebilecek bir tank filosu elde ettik." dedi.



ASELSAN, DÜNYA ÇAPINDA MARKASI OLMA YOLUNDA İLERLİYOR



Proje kapsamında yüzde 68'e ulaşan sanayi katılımı oranı ile KOBİ'lere de önemli oranda iş aktarıldığını ifade eden Gönül, bu sayede savunma sanayiine ilişkin üretimlerin teşvik edildiğini vurguladı.



Bu projeden çıkarılan bilgi ve tecrübe yoluyla üretilecek benzer sistemlerin Silahlı Kuvvetlerin bundan sonraki ihtiyaçlarına da cevap verebilecek şekilde geliştirilmesinin önemli olduğuna dikkati çeken Gönül, Aselsan'ın geliştirdiği sistemlerle dünya çapında önemli bir savunma sanayi markası olma yolunda ilerlediğine işaret etti. TBMM'de bakanlığının ve Savunma Sanayi Müsteşarlığı'nın bütçelerinin iki gün önce kabul edildiğini hatırlatan Gönül, mali sıkıntılara rağmen, ödenekler kesilmeden bu bütçenin kabul edilmesinden dolayı hükümete teşekkür etti.



Aselsan Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Çavdaroğlu ise projeyle hareketli tanktan, hareketli hedefe atışlarda Leopard-1 tanklarının vuruş performansının 3 katına çıkarıldığını belirtti. Projeyle Türkiye'nin, tank modernizasyonu için gerekli teknolojik güce sahip olduğunu kaydeden Çavdaroğlu, şunları söyledi: "Tanklara kazandırılan nişangah ve namlu stabilizayonu ile otomatik hedef izleme kabiliyetleri birçok modern tankın dahi sahip olamadığı performans seviyesine ulaştı. Leopard-1 Atış Kontrol Sistemi imalatında 5 binin üzerinde farklı çeşit malzeme bir araya getirildi. Aselsan bu güç sayesinde Altay Projesi gibi daha büyük projelerde görev üstlenmiş olup, tank modernizasyonunda dünya ölçeğinde söz sahibi olma yolunda hızla ilerlemektedir. Projede kazanılan bilgi birikimi ve öz güven bizi daha büyük hedeflere yönlendirdi. Bu nedenle savunma sanayinin yıllık 1 milyar dolarlık ihracat hedefini yürekten benimsiyor ve tank modernizasyonları projelerinin bu hedefe ulaşmada lokomotif görev üstleneceğine inanıyorum."



"GELİŞMİŞ ÜLKELERDE HANGİ TANK VARSA BİZDE DE VAR"



Törenin ardından Leopard-1 tankının performansını sergilemek amacıyla yapılan gösteriyi izleyen Bakanı Gönül, gösterinin çok etkileyici olduğunu söyledi.



"Böyle bir etkileyici gösteri olmasını bekliyorduk." diyen Gönül, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bugüne kadar bu gibi modernizasyon işleri hep dışarıya veriliyordu. Ama gördüğünüz gibi Türkiye'de de bunlar yapılabiliyor. Çok iyi netice alınacak. Gelişmiş ülkelerin, gelişmiş silahlı kuvvetlerin elinde hangi tank varsa bizim de elimizde var. Hatta bazılarının atış kontrol sistemi daha iyi. En önemlisi tank hangi şartta giderse gitsin, hangi açıda hareket ederse etsin namlu hedefi tespit ediyor ve ateş etmeye devam edebiliyor."



Bakan Gönül, Milli Tank Projesi'nin 1 Ocak 2009'da başladığını, 78 aylık bir sürenin söz konusu olduğunu sözlerine ekledi.



Öte yandan Aselsan tarafından geliştirilen Volkan Atış Kontrol Sistemi'nin Şili ordusuna ait Leopard-1 tanklarında kullanılması konusunda, mayıs ayında İstanbul'da düzenlenen İDEF 2009 Fuarı sırasında, Şili askeri fabrikası ile Aselsan arasında bir mutabakat muhtırası imzalandığı bildirildi.



Bu tanklar attığını vuracak


Bu tanklar attığını vuracak

Super Aviator

''Super Aviator'' ismi verilen denizaltı, kanatları ve yüksek manevra kabiliyetiyle bir denizaltıdan çok uçağa benziyor.


Reklamlarında ''suyun altında uçmak için'' sloganı kullanılan Super Aviator, suyun 305 metre altına kadar inebiliyor ve hızı saatte 15 kilometreye kadar çıkabiliyor. Fiyatı 2.5 milyon dolar olarak belirlenen denizaltının kokpitinde, tıpkı bir uçaktaki gibi, kontrol çubuğu, yükseklik göstergesi, dümen pedalları ve pusula bulunuyor.


Super Aviator'ın üreticisi ''Sub Aviator Systems''in ortaklarından Alfred McLaren, bunun su altı dünyası için bir dönüm noktası olduğunu söylüyor ve ''Standart denizaltılar suyun altında sadece aşağı ve yukarı yönünde hareket edebilir, manevra yapmanız imkansızdır. Super Aviator ise size hareket özgürlüğü sağlıyor. Ayrıca tasarımından dolayı da görüş alanı oldukça geniş'' diyor. Super Aviator'ı kullanmak için maliyeti 8 bin dolar olan 3 günlük bir eğitimden de geçmek gerekiyor. Rus milyarder Roman Abramoviç ve Virgin Hava Yolları'nın sahibi Richard Branson gibi dünya zenginleri denizaltı uçağı için şimdiden sipariş verdi.


Super Aviator


Super Aviator

Cepten roket uyarısı

İsrailli Albay Şilik Soffer, Jerusalem Post gazetesine yaptığı açıklamada, bir roket atışını ya da tam olarak nereye düşeceğini önceden hesaplamaya yarayan bir sensörü devreye sokmakta olduklarını ve bu durumda bölgedeki bütün telefonlara uyarı gönderileceğini söyledi.



İsrail ordusunun pasif savunma biriminin başında bulunan Albay Soffer, bu yeni uyarı sisteminin 2 yıla kadar hazır olacağını da belirttiği açıklamasında, atış menzilindeki İsraillilerin cep telefonlarına titreşim, yanıp sönen ışık ya da yazılı mesajla uyarı gönderileceğini kaydetti.



Tahminlere göre İran, Hizbullah ve Hamas'ın elindeki füzeler ve roketlerin tamamıyla İsrail'i 3 bin ton patlayıcıyla vurma kapasitesi bulunuyor.



Albay Soffer, İkinci Dünya Savaşı'nda Almanya'nın Dresden kentine müttefikler tarafından günde 3 bin ton patlayıcı atıldığı örneğini verdi.


Cepten roket uyarısı


Cepten roket uyarısı

Leopard Tanklara STAMP Takılacak

ASELSAN'ın ani müdahale botlarında kullanılan stabilize makineli tüfek platformu STAMP, Türk Kara Kuvvetleri'nin envanterindeki Leopard 2A 4 tanklarına takılacak.


ASELSAN'ın tamamen milli tasarım ve üretimi STAMP hem Türk Sahil Güvenlik botlarına hem de yurt dışına ihraç edilen ani müdahale botlarına entegre ediliyor.


STAMP yani Stabilize Makineli Tüfek Platformu'nun önemli özeliklerinden biri, uzaktan kumanda ediliyor olması. Operatör hedefi izleyip namluyu hedefe kilitleyebiliyor.


Bu özelliğiyle STAMP, ilk üretildiğinde özellikle sınır karakolları için de düşünülmüştü ancak şu ana kadar sınır karakollarına yerleştirilmedi.


ASELSAN Genel Müdür Yardımcısı Fuat Akçayöz MSI Dergisi'ne verdiği mülakatta, 12,7 milimetrelik STAMP'ın bir Leopard 2A 4 tankının atış kontrol sistemine entegre edileceğini ve atışlar dahil tüm testlerin 2010 yılı içinde başlayacağını söyledi.


STAMP'ın bir tank üzerine monte edilmesi son derece önemli zira Türkiye Milli Tank Projesi konusunda çalışmalarını sürdürüyor.


Testlerde başarılı olmasına kesin gözüyle bakılan STAMP'ın böylece Milli Tank Altay'a da entegre edilmesi söz konusu olabilecek.


Leopard Tanklara STAMP Takılacak

Yerli süper silahlar geliyor

Önümüzdeki dönem için 300 milyon liralık yatırım planlayan MKEK Genel Müdürlüğü Türk Silahlı Kuvvetleri unsurlarının gücüne önemli katkı sağlayacak süper silahların üretimini tamamen yerli imkanlarla gerçekleştirmeyi hedefliyor.

Bu hedefler ışığında uzun vadeli tedarik programını proje bazında belirleyen MKEK Genel Müdürlüğünce programa alınan silahlar tamamen yerli imkanlarla gerçekleştirilecek. MKEK Genel Müdürü Ünal Sipahioğlu, Türk Silahlı Kuvvetleri Komutanlığının mevcut lojistik yapısına önemli güç katacak olan süper silahların gündemlerinde olduğunu söyledi.



SİLAH PROJELERİ

Gündemlerinde bulunan savunma amaçlı projelerle ilgili olarak MSI (Military Science Intellıgence) dergisine açıklamalarda bulunan MKEK Genel Müdürü Ünal Sipahioğlu, bir süreden bu yana üzerinde çalışılan bir proje ile TSK’nın manga, tim ve takım seviyesindeki birliklerinde kullanılmak üzere “milli bir makinalı tüfek” üretileceğini kaydetti. Sipahioğlu, bu proje ile ilgili geliştirme çalımalarının sürdürüldüğünü belirtti.

Bunun yanısıra, yine öncelikli projeler arasında bulunan “milli tank” projesi ile ilgili çalışmalarda belirlenen süreç içerisinde sürdürüldüğünü açıklayan Sipahioğlu ’milli bir ana muharebe tankının geliştirilmesi için başlatılan “Altay” projesinde “silah sistemlerinin tasarım ve üretiminden sorumlu”, “modern piyade tüfeğinde” de “kurumun ana yüklenici” olarak görev yapacağını söyledi.

Kurumun, geçtiğimiz Temmuz ayında Savunma Sanayii İcra Komitesince alınan karar gereği Kara Kuvvetleri Komutanlığının ihtiyacı olan milli havadan taşınabilir 105 mm hafif çekili obüsü tasarlayıp üretmekle de görevlendirildiğini hatırlatan Sipahioğlu, proje kapsamındaki obüsün atış kontrol sistemlerinin de Aselsan tarafından imal edileceğini kaydetti.



TÜBİTAK VE SAGE İŞBİRLİĞİ

TÜBİTAK ve SAGE ile yapılan sözleşme kapsamında MKEK’nin ayrı bir üretim projesi olan milli duyarsız patlayıcı üretimine yönelik pilot tesisi kurma yönündeki çalışmaların da sürdürüldüğünü ifade eden Sipahioğlu, bu doğrultuda bir araştırma-geliştirme (ar-ge) çalışması yürütüklerini de söyledi.



300 MİLYON LİRALIK YATIRIM

MKEK’nin programa aldığı projeler içinde 300 milyon liralık bir yatırım planlandığını ifade eden Sipahioğlu, şunları söyledi:

“Genel Müdürlüğümüz son yıllarda yaptığı atılımlarla 2008 yılında gerçekleştirdiği 560 milyon liralık üretimle, satışla Türkiye’nin 500 büyük sanayi kuruluşu arasında 98. sırada yer almıştır. Geçtiğimiz yıl 125 milyon dolarlık sözleşme imzalanmış ve 2008 yılında yıllık ihracatını ise 4 milyon dolardan 33,5 milyon dolar düzeyine çıkarmıştır.”



40 ÜLKEYE İHRACAT

MKEK ürünlerinin yurt dışı pazarlarda tanıtım faaliyetlerinin de sürdürüldüğünü ve bu kapsamda düzenlenen bir çok uluslararası fuar ve organizasyona katıldığını ifade eden Genel Müdür Sipahioğlu, kurumun halihazırda, Malezya’dan ABD’ye kadar 40’ı aşkın ülkeye ihracat yaptığını, ar-ge yatırım projeleri ile sektörde “değişimin öncüsü” konumuna geldiğini de sözlerine ekledi.



Yerli süper silahlar geliyor


Yerli süper silahlar geliyor

ABD süper bomba geliştiriyor

İran ve Kuzey Kore gibi ülkelerin silah üretimini yer altı sığınaklarına kaydırması, Washington yönetimini yeni bir bomba yapımına yönlendirdi. 14 tonluk bombalar her türlü sığınağı tahrip edebilecek kapasiteye sahip.



Bakanlık sözcüsü Geoff Morrell, yaklaşık 14 tonluk bu dev bombanın, İran'ın nükleer faaliyetlerinin gerginlik yarattığı bir ortamda Amerikan silahları içindeki bir seçenek olacağını belirtti.



Kod adı MOP



"Massive ordnance penetrator (MOP)" adı verilen bu bombanın hedefinin, Kuzey Kore ya da İran'da yer altında saklanan tesisleri yıkmak olduğunu belirten sözcü, bombanın hala imalat aşamasında olduğunu söyledi. Morrell, bu bombanın İran'ın nükleer programına bir karşılık olup olmadığı sorusuna doğrudan yanıt vermekten kaçınarak, "2,4 tonluk bu bomba, kitle imha silahlarını korumak amacıyla düşman devletler tarafından kullanılan güçlendirilmiş tesisleri yıkmak amacıyla tasarlanmıştır", dedi.



Süper bombanın geliştirilmesi maddi yetersizlikten dolayı iki yıl boyunca askıda kalmışkı. Pentagon, ağustosta bu bombanın imalatının hızlandırılması için Kongreye talepte bulunmuş, Kongre de 52 milyon doları bulan finansmanı onaylamıştı.



MOP'un, İran'ın Natanz'da yerin altında bulunan nükleer tesisini yıkmaya yönelik olduğu söyleniyor. İran, geçen ay Kum kenti yakınlarında bir başka uranyum zenginleştirme tesisinin varlığını doğrulamıştı.



Süper bombayı hayalet uçaklar atacak



ABD Kongresi'nin İran uzmanı Kenneth Katzman, “Pentagon bu bombayla başta İran ve Kuzey Kore olmak üzere bazı ülkelere ABD yönetiminin atom programlarına karşılık ciddiye alınması gereken bir askeri seçenek geliştirdiğini ortaya koymak istiyor” dedi.



MOP, Boeing firması tarafından geliştiriliyor. Siparişin 72 saat ardından teslimatı yapılması planlanan bomba, benzer amaçlarla üretilen BLU-109 isimli bombadan tam 10 kat daha fazla imha potansiyeline sahip. BLU-109 900 kilo, MOP ise 2,5 ton patlayıcı madde taşıyor. 2010 yılının Temmuz ayında üretim aşamasına gelmesi öngörülen bomba, “hayalet uçak” olarak tanımlanan ve radar sistemlerini aşan B-2 bombardıman uçaklarından atılıp yerin 60 metre dibine ulaştıktan sonra patlayacak.



ABD süper bomba geliştiriyor


ABD süper bomba geliştiriyor

Ölüm dedektörü

Yokohoma City Üniversitesi'nden Kenji Ohsihe ve takımının geliştirdiği algoritma, kendi iddialarına göre birini kısa bir süre dinleyerek ölüp ölmeyeceğine karar verebiliyor.



Bu ilginç algoritmayı ilk kez duyanların aklına gelen, ucuz korku filmleri ya da size 10 soru sorup cevaplarına göre ömrünüzü ölçen internet sitesi quizleri oluyor. Yani yalan değil, bununla birlikte tutup korku filmlerinde olduğu gibi insanları da öldürerek sürenin gerçek çıkmasını sağlamıyor.



Bu algoritma aslında oldukça mantıklı bir sebep için geliştirilmiş. Japonya'nın 999 acil durum çağrılarında, gerçekten ölmek üzere olan, durumun aciliyetinin en üst noktada olduğu aramalara öncelik verebilmek için düşünülmüş. Algoritma telefon konuşmasında kısacık bir süre dinlediği hastanın ya da yaralının durumunun ne kadar kritik olduğunu ölçüyor.



Nasıl yapıldı? İyi çalışıyor mu?



6 aylık veriler incelenip işlenerek ortaya konan algoritma, nefes alıp verme, bilinç düzeyi ve arama sonucunda ambulans olay yerine vardığında arayanın Sağlık durumumun ne olduğunu işleyerek ortak koşulları buluyor.



73.992 ambulans çağrısından yüzde 90'ı operatörlerin acil ambulans yollamasını gerektirecek kadar ciddi gözükse de ölen ya da olay yerinde suni teneffüs gibi acil müdahale gerektiren vaka sayısı sadece 2349 olmuştu. Bu da en önemli olayları aradan seçmenin zorluğunu gösteriyor.



Bu seçimi kolaylaştırmak için geliştirilen yazılımın tutarlılık oranının ise ne yazık ancak ortalama olduğu kaydediliyor. Elbette gelecekte daha fazla verinin işlenerek daha tutarlı sonuçlar sağlanması mümkün olabilir. Durumların aciliyeti gerçekçi bir şekilde belirlenerek, ambulansların öncelikli olarak kime gideceği tespit edilebilir, sistem etkin bir şekilde çalışabilir.





Ölüm dedektörü


CHIP Online


Ölüm dedektörü

İranlı mucitin geliştirdiği silah BM de çalındı

Türkiye'de 8 yıldır mülteci olarak kalan İranlı mucit Muhammed Ali Azizpour, kendi geliştirdiği ve ismine elektronik silah adını verdiği yazılımın Birleşmiş Milletler (BM)'in Ankara ofisinde çalındığını iddia etti.



Geliştirilen cihazın çalışır haldeki tüm elektronik cihazları devre dışı bırakabilme gücüne sahip olduğunu savunan Azizpour, mülteci olduğu için düzenli olarak BM Ankara ofisine giderek bilgi verdiğini ve kendisiyle alakalı bir dosya oluşturulduğunu anlatttı. Azizpour, geliştirmiş olduğu bu sistemle alakalı bilgilerin de dosyasında bulunduğunu, bu bilgilerin yazılı olduğu evrakın BM Ankara ofisindeki dosyasından çalındığını öne sürdü. Azizpour, bu silahın üretilerek kullanılması halinde tüm elektronik cihazların devre dışı bırakılabileceğini ve istenilen her amaçla kullanılabileceğini iddia etti.



Avrupa Mahkemesi ve yetkililerden konuyla ilgili yardım beklediğini ifade eden Azizpour, tanımadığı kişilerden elindeki yazılımı tamamen ortadan kaldırarak yakıp imha etmesi yönünde çok sayıda telefon aldığını ileri sürdü. Geliştirilen sistemle alakalı Türkiye'deki yetkilileri de bilgilendirdiğini kaydeden Azizpour, silah olarak nitelendirdiği yazılımın kötü amaçlarla kullanılmasının engellenmesi için yetkililerden yardım beklediğini aktardı. 8 yıldır Türkiye'de yaşayan İranlı mucit, 8'i Türkiye'de 15'i de İran'da olmak üzere toplam 23 patent başvurusu olduğunu söyledi.


İranlı mucitin geliştirdiği silah BM'de çalındı


İranlı mucitin geliştirdiği silah BM'de çalındı

Hamur robot tüyler ürpertti

iRobot firması hamur gibi amorf ve esnek robot prototipini denedi. 'Şekilsiz' robot, çatlak veya delik gibi yerlerden geçerek hedefe ulaşabilmesi için tasarlanmış.



ABD'deki çoğu robotik projesinde olduğu gibi 'hamurobot'un finansmanı da ABD Savunma Bakanlığı'na bağlı DARPA yüksek teknoloji enstitüsünce karşılanıyor. Geliştirme çalışmaları için iRobot firmasına 3.3 milyon dolar kaynak aktaran DARPA'nın siparişi, "kendi en ve boyundan daha küçük deliklere şekil değiştirmek suretiyle girerek hedef takibi yapabilecek robot".



Haftabaşında EEE/RSJ Zeki Robot ve Sistemler Uluslararası Konferansı'nda gösterilen prototipin silikondan derisi var ve göreve bağlı olarak farklı bölümlerini genişletip ufaltabiliyor.



Hamurrobot tüyler ürpertti


ntvmsnbc


Hamur robot tüyler ürpertti

Lazer silahı

Boeing tarafından geliştirilen ve Gelişmiş Taktik Laser adı verilen silah sistemiyle donatılmış C-130 uçağı, yerdeki bir kamyonun kaportasına çizilen oldukça ufak hedef alanına tam isabet kaydederek aracın motorunu imha etti.



Sistem Boeing tarafından yaz başında duyurulmuştu. ABD Hava Kuvvetleri Bilimsel Danışma Kurulu sistemin henüz ‘operasyonel’ olmadığını açıklasa da Boeing yetkilileri sistemin ‘pek yakında’ sahaya çıkabileceği inancında


Lazer silahı


ntvmsnbc


Lazer silahı

Çok gizli Türk projesi düşünce ortaya çıktı

İnsansız hava araçlarının ilki operatör hatası sonucu düşerken, ikincisi başarı ile uçuruldu. Uçakları yapan Baykar Makina Sanayi ve Ticaret A.Ş.’nin Genel Müdür Yardımcısı Ahmet Bayraktar, “Türk Silahlı Kuvvetleri için İsrail’in Heron uçaklarına benzeyen ve daha üstün yazılım özelliklerine sahip ilk casus uçağı yapıp uçurduk. Gizli bir çalışmaydı. Ancak nihai demo öncesi test uçuşlarında biri düşünce gözler bize çevrildi. Türkiye’de önümüzdeki 10 yıl içerisinde 4 milyar dolarlık casus uçak alımı yapacağı öngörülmektedir. Onun için büyük rekabet yaşanıyor” dedi. İsrail’in Heron’larına rakip olması beklenen ve ‘Çaldıran’ adı verilen Türk Yapımı casus uçak 20 bin feete çıkarken, 8 saat havada kalabiliyor. Bu yükseklikten gece ve gündüz nokta tespiti yapabiliyor.



Dün Sinop’un Erfelek İlçesi’nde insansız bir hava aracının düşmesi, gözleri Türk mühendislerinin bu alan yaptığı çalışmalara çevirdi. Milli Savunma Bakanlığı Kara Kuvvetlerinin ihtiyacı için yaklaşık 1.5 yıl önce insansız casus uçak ihalesini açtı. Tamamen milli bir proje olması istenilen ihaleye Vestel Savunma Sanayi A.Ş. ile Baykar Makina Sanayi ve Ticaret A.Ş. katıldı. Her iki firma da çalışmalarını ülkemizin değişik noktalarında yürüttü. İlk casus uçağı Baykar Makina hazırlayarak uçuşa hazır hale getirdi.



SİNOP'TA TEST EDİLİYOR

Kendilerine devlet tarafından uçakların test edilip, uzman ekip tarafından değerlendirilmesi için geçen ay Sinop Havaalanı’nda bir bölge tahsis edildi. Dün aralarında subayların da bulunduğu 17 kişilik bir heyetin gözetiminde yapılan insansız hava araçlarından biri uçuruldu.



Ancak 18 bin feete çıkıp yaptığı manevra sırasında operatör hatası sonucu, uçak düştü. Erfelek İlçesi’ne düşen casus uçak gözlerin Sinop’a çevrilmesine neden oldu. Vali Mustafa Hakan Güvençer, “Bizi aşan bir durum var. Bunun bilimsel araştırmalar çerçevesinde denemeleri sürdürülen bir hava aracı olduğunu söyleyebilirim” demekle yetindi.



DHA, CASUS UÇAĞI BULUP UZMANLARIYLA KONUŞTU

Sinop’ta uçurulan ve ülkemizin ilk insansız hava araçlarının bulunduğu bölgeye DHA muhabirleri girdi. Baykar Makina Sanayi ve Ticaret A.Ş.’nin Genel Müdür Yardımcısı Ahmet Bayraktar, çalışmanın gizli olduğunu, ancak prototip model uçuşu sırasında yaşanan kaza kırım nedeniyle çalışmaların kamuoyuna yansığını söyledi.



Bayraktar, “Biz iki firma yarışıyoruz. Bu özellikte ilk casus uçağı yaptık. Test uçuşları heyet gözetiminde değerlendiriliyor. Burada tamamen Türk mühendislerin bir eseri var. Yazılım ve tasarımında hiçbir yabancı mühendis katkısı yok. 8 yıldır uçaklar üzerinde çalışıyoruz. Son iki yılda İsrail’in Heron’larına yakın özellikte ‘Çaldıran’ adını verdiğimiz casus uçağı yaptık. İlk demonun uçuşu sırasında 18 bin feette operatör hatası sonucu kaza kırıma uğradık. Bu kaza ülkemizin milli casus uçak geliştirme projesini hiçbir koşulda askıya almayacaktır. Çalışmalara ikinci uçakla devam edilmektedir. Onda bu hata tekrarlanmadı” dedi.



Kaza kırıma uğrayan insansız hava aracının tamamen Türk mühendisleri tarafından geliştirilen ilk milli insansız hava aracı olduğunu belirten Bayraktar, bir aydır Sinop Havaalanı’nda test ve deneme yaptıklarını kaydetti.



İLK TÜRK İNSANSIZ HAVA ARACI

35 kişilik bir ekibin eseri olan ilk Türk insansız hava aracı, uygun görülürse Türk Silahlı Kuvvetleri'nin hizmetinde kullanılacak. Uçakların en önemli özelliğinin yazılımlarının Türk mühendisler tarafından yapılıyor olması ve çok düşük desibelde ses çıkarması. Bayraktar, “Bu sistem 10 saat ikmalsiz 200 kilometreden yayın yapıyor. 18 bin feette 8 saat havada kalıyor. 20 bin feete kadar da çıkabiliyor. Uçağımızın kanat açıklığı 9 metre. Boyu ise 6.5 metre. 140 litre yakıtla birlikte ağırlığıda 450 kilogram. Üzerinde gece ve gündüz en gelişmiş görüş alabilen termal özelliği de bulunan kameralara sahip. Havadan bir insanın kolundaki saati görebiliyor. Lazerle hedefi saptıyor. Saatte ise 100-120 kilometre hız yapıyor” dedi.



Bayraktar, Türk Silahlı Kuvvetleri için İsrail’in Heron uçaklarına benzeyen ve daha üstün yazılım özelliklerine sahip ilk casus uçağının uçurulmasının gizli bir çalışma olduğunu da söyleyerek, Türkiye’de önümüzdeki 10 yıl içerisinde 4 milyar dolarlık casus uçak alımı yapacağının öngörüldüğünü ileri sürdü.



UÇAK KENDİSİ KALKIP İNİYOR. ROTAYI TAKİP EDİYOR

Türk Mühendislerin eseri olan prototip ilk casus uçağı kendisine verilen komutu aynen uyguluyor. Çizilen rotaya göre kendisi havalanıyor, rotasında gidip, tekrar geri dönüyor. Otomatik iniş ve kalkış yapıyor. Bayraktar, “Uçakla ilgili ticari ürünler yurt dışından geliyor. Ancak tasarım ve yazılımını Türk mühendisleri yaptı. Bugün devresinde bir sürü eleman var. Onları biz seçiyoruz. Bizim otopilotumuzun içinde 500 bin satır kod var. Biz kodların içinde her türlü değişikliği yapabiliyoruz. Mesela 3 satır kod değişikliği ile eğer enlem ve boylam şunu geçerse motoru stop et ya da git uçağı şuraya çak. diye komut girebiliriz. Herşey mühendisin elinde. O nedenle bu tür sistemlerin milli olmasının önemi daha çok öne çıkmalı. Çünkü yurt dışından gelen sistemlerde kodları ne kadar biliyoruz ki” diye konuştu.



İNSANSIZ HAVA ARAÇLARI BEŞ SINIFTAN OLUŞUYOR

İnsansız Hava Araçları (İHA) 5 sınıftan oluşuyor. Ahmet Bayraktar, "İnsansız hava araçları 5 sınıftan oluşuyor. Mikro, mini, taktik, operatif ve male. Mikro: menzili kısa boyutu ufak. Mini: 5 kiloyu geçmeyen uçaklar, taktik: 150- 450 kilogram arası uçaklar. Operatif: 450 kilogram ile 1.5 ton arası, Male: ağırlığı 1.5 tondan yukarı olan uçaklardır. Bugün ordumuzda mikro yok. Mini modeli biz yapıyoruz. Taktiğin tedarikçisi İsrail. Operatif sınıfa heronlar giriyor. Ancak henüz teslim edilmedikleri için Silahlı Kuvvetlerin envarterine girmedi. Bizim yaptığımız model ise taktik ile operatif sınıf arasında kaldı” diye konuştu.



SİLAHLI KUVVETLER 24 ADET ALACAK

Öte yandan Silahlı Kuvvetler insansız casus uçaklardan 24 adet alacak. Baykar Makina Sanayi ve Ticaret A.Ş.’nin uçağından sonra Vestel Savunma Sanayi A.Ş.’nin de uçakları test edilecek. Bu yıl içerisinde uçakların ilkinin teslim edilmesi bekleniyor. İsrail’in Heron’larına karşı 4’de 1 fiyata mal olması beklenen ilk Türk malı insansız casus uçaklarının terörle mücadele kapsamında ağırlıklı olarak Güneydoğu Bölgesi’nde kullanılacağı belirtildi.



GECİKEN HERONLARA 180 MİLYON DOLAR ÖDENECEK

Bu arada 2005 yılında İsrail’le imzalanan anlaşma sonucu yaklaşık 180 milyon dolar ödenerek alınacak olan 10 Heron için teslimat gecikince Türkiye’nin kendi insansız hava aracını üretmek için çalışmaları hızlandı. Gelecekte insansız hava araçları daha da yaygınlaşacak. Ülkemizde bugün Kara Kuvvetleri’nin ihtiyacı nedeniyle insansız casus uçaklar üretilirken, gelecekte deniz, hava, jandarma, sivil savunma gibi birimlerde bu uçakları kullanacak


Çok gizli Türk projesi düşünce ortaya çıktı


Çok gizli Türk projesi düşünce ortaya çıktı

İlk Türk taarruz helikopteri T129

Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül, Türk taarruz helikopteri T129'un, dünyadaki benzerlerinden çok daha üstün bir taarruz helikopteri olacağını söyledi.



Milli Savunma Bakanı Gönül, Türk taarruz helikopteri T129'un ilk uçuşunu gerçekleştirdiği, AgustaWestland firmasının Milano yakınlarındaki tesislerinde düzenlenen törende yaptığı konuşmada, T129'un en son nesil helikopter motoruna sahip olacağını belirterek, bu son nesil motor sayesinde helikopterin yüksek ısı ve yüksek irtifada uçabileceğini söyledi.



Helikopterin motorunun TUSAŞ Motor Sanayii'nde monte edileceğini, ASELSAN ile diğer Türk yüklenicilerin de projede yer alacağını kaydeden Gönül, ATAK projesiyle iki ülke arasındaki ilişkilerin ve savunma sanayi işbirliğinin daha da güçleneceğini ifade etti.



Milli Savunma Bakanı Gönül, T129 helikopterlerinin bugünkü ilk uçuşunda gösterilen başarının uluslararası pazardaki konumunu güçlendireceğini, bugünkü başarılı uçuşla bu taarruz helikopterine diğer ülkeler tarafından da önemli bir ilgi gösterileceğini ifade etti.



AgustaWestland tesislerinde ilk uçuşunu gerçekleştiren T129'u bir İtalyan bir de Türk pilot kullandı. Yaklaşık yarım saat süren gösteri uçuşu başarıyla gerçekleştirilirken, Milli Savunma Bakanı Gönül, pilotları kutladı.



Bakan Gönül, helikopterin başında yaptığı açıklamada, T129'un ilk deneme uçuşunu gerçekleştirmesine rağmen, bütün manevraları başarıyla yaptığını, bu nedenle Türk Silahlı Kuvvetlerinin göz bebeği olacağına inandığını söyledi.



Gönül, helikopterdeki en gurur verici noktalardan birinin de Milli Görev Bilgisayarı olduğuna dikkati çekti.



-İTALYA MİLLİ SAVUNMA BAKAN YARDIMCISI-



İtalya Milli Savunma Bakan Yardımcısı Guido Crosetto da törende yaptığı konuşmada, bugünün, Türkiye ile İtalya arasındaki savunma sanayi işbirliği açısından önemli bir gün olduğunu, Türkiye'nin İtalya'nın savunma sanayinde önemli bir ortak olduğunu söyledi.



Crosetto, Türkiye ile ilişkilerin savunma sanayi ve diğer alanlarda çok iyi düzeyde bulunduğunu belirterek, ''İtalya, Türkiye'yi her zaman kendisine çok yakın hissetmektedir'' diye konuştu.



Guido Crosetto, Türk savunma sanayinin de dünya da önemli bir yeri olduğunu vurguladı.



-AGUSTAWESTLAND ÜST YÖNETİCİSİ ORSİ-



AgustaWestland firmasının Üst Yöneticisi (CEO) Giuseppe Orsi ise yaptığı konuşmada, T129 projesinin takvimine göre hızlı bir şekilde ilerlediğini söyledi.



TUSAŞ'ın çok yüksek bir teknolojik potansiyele sahip olduğunu belirten Orsi, bu projenin de TUSAŞ ile Türk havacılık sanayi sektörüne önemli katkı sağlayacağını kaydetti.



Orsi, bugün gerçekleştirilen ilk uçuşun, Türk savunma sanayinde uzun bir geçmişe dayanan ortaklığın vardığı dönem noktasının yanı sıra müşteri odaklı ve verimli işbirliğinin de örneği olduğunu belirtti. Giuseppe Orsi, bugün itibariyle Türk havacılık sanayinin önemli bir aşamaya geldiğini de vurguladı.



Dünyanın en gelişmiş taarruz helikopterinin ilk uçuşunu kutlamaktan büyük mutluluk duyduğunu belirten Orsi, şöyle konuştu:



''Bugün gerçekleştirdiğimiz bu ilk uçuş, hem Türk sanayisiyle uzun bir geçmişe dayanan ortaklığımızda önemli bir dönüm noktası hem de bu işbirliğinin en modern, en müşteri odaklı çözümleri vaad edilen zaman planı çerçevesinde üretmede ne kadar üretken, ne kadar verimli olduğunun da en güzel göstergesi. Bugün Türk havacılık sanayisi, helikopter pervanesi teknolojisinde yepyeni bir döneme giriyor. Bu başarılı işbirliğini aynı verimlilikle geleceğe taşımaya kararlıyız.''



-TUSAŞ GENEL MÜDÜRÜ DÖRTKAŞLI-



Törende bir konuşma yapan TUSAŞ Genel Müdürü Muharrem Dörtkaşlı da T129'un kategorisinde en gelişmiş helikopter olduğunu belirterek, 2008 yılında başlayan sürecin bugün en ileri aşamasına ulaştığını söyledi.



Bütün aşamaların planlanandan daha hızlı gerçekleştiğini, 2013 yılı Temmuz ayında ilk milli taarrruz helikopteri olan T129'un Kara Kuvvetleri Komutanlığına teslim edileceğini bildirdi.



Projedeki nihai amaçlardan birinin de bu helikopterin uluslararası pazara sunulması olduğunu kaydeden Dörtkaşlı, şunları söyledi:



''T129'un ilk uçuşunu izlemek üzere burada bulunmak büyük bir onur. Kategorisindeki en gelişmiş helikopter olacak T129, böylece hem kara kuvvetlerimizin ihtiyaçlarına cevap verebilecek, hem de dış pazarlar için çok çekici bir ürün olacak. Uluslararası helikopter pazarında Türkiye öncü bir rol üstlenecek. Bu noktaya uzun bir yolculuğun ardından geldik. ATAK Takımı'nın gösterdiği bu başarıdan gururluyuz. Bu başarının ardından başka başarıların da geleceğine olan güvenimiz tam.''



TUSAŞ Havacılık ve uzay Sanayi AŞ (TAI) havacılık ve uzay sistemlerinin hem tasarım, geliştirme, üretim ve entegrasyonda, hem de modernizasyon ve satış sonrası destek süreçlerinde faaliyet gösteren bir teknoloji merkezi. TAI'nin Ankara'daki tesislerindeki dünya standartlarında en gelişmiş teknoloji ürünü üretim ekipmanları, havacılık ve uzay sanayinin pek çok değişik alanında üretim imkanı veriyor. Şirketin 3 bin çalışanının 1200'ünü mühendisler oluşturuyor.



Küresel ticari ve askeri helikopter pazarının en önde gelen oyuncularından biri olan Finmeccanica şirketi AgustaWestland, rakipsiz helikopter ürün gamını müşterilerinin misyon gereksinimleri için özel tasarlanmış eğitim ve teknik destek paketleriyle birlikte sunuyor. AgustaWestland'ın İtalya, İngiltere ve Amerika Birleşik Devletleri'nde üretim tesisleri bulunuyor.



Türk şirketleri Türk Havacılık ve Uzay Sanayi (TUSAŞ) ve Aselsan ile İtalyan Finmeccanica Grubu şirketi AgustaWestland'ın oluşturduğu Türk Taarruz Helikopteri (ATAK) T129'un ilk prototipinin uçuşunu başarıyla gerçekleştirdi.



AgustaWestland'ın İtalya'nın Milano'ya bağlı Vergiate kentindeki tesislerinde düzenlenen törende, T129'un ilk prototipi olan P1'in ilk uçuşunu AgustaWestland ve TAI pilotları planlanan zaman ve performans hedefleri dahilinde gerçekleştirdiler.



ATAK Programı, Türk Kara Kuvvetlerinin ihtiyacı olan 50 kesin ve 41 opsiyonel taarruz ve taktik keşif helikopterinin, küresel standartlardaki yüksek teknoloji ürünü aviyonik ekipmanlar ile tamamen Türkiye'de geliştirilecek donanım ve yazılım ürünlerinin bir araya getirilmesiyle Türkiye'de üretilerek teminini hedefliyor. Türk havacılık sanayinin tasarım, geliştirme ve üretim fazlarının hepsinde de yabancı ortaklarıyla eşit şartlarda yer aldığı program, planlanan zaman ve bütçe şartlarında ilerliyor.



Bugünkü ilk uçuş törenini Milli SAvunma Bakanı Vecdi Gönül'ün yanı sıra Savunma Sanayi Müsteşarı Murat Bayar, ASELSAN ile Kara Kuvvetleri Komutanlığı yetkilileri de katıldı.



-TUSAS-AGUSTA WESTLAND İŞBİRLİĞİ-



AgustaWestland Türkiye'de 1960'ların başından bu yana, hem değişik modellerde ticari ve askeri helikopter ve hava araçlarının satışlarıyla, hem de endüstriyel işbirlikleri ve ortaklıklar üzerinden yürüttüğü uzun vadeli ve verimli bir geçmişe sahip.



AgustaWestland'ın Türk sanayisi ile olan ilişkisi, 2004 yılı Mart ayında ürün gamındaki en gelişmiş ürünlerden bir tanesi olan AW139 Medium Twin modeli için TAI ile başlattığı işbirliği ile yeni bir döneme girdi. TAI, kısa süre içinde kendi sınıfında global pazarın gözdesi olan bu yeni nesil orta sınıf çift motorlu helikopterin gövdesinin üretimini üstlenmişti. AgustaWestland'ın en gelişmiş ürünlerinden birisi olan bu helikopterin üretimi için başlatılan bu işbirliği, şirketin Türk havacılık ve uzay sanayi ile çok daha uzun ömürlü yeni bir ilişki dönemini başlattı.



T129 anlaşması, TAI'yi ana yüklenici, AgustaWestland ve Aselsan'ı ise ana alt yükleniciler olarak belirliyor.



Agusta Westland firmasi, Türk Genel Maksat Helikopter Programıyla da ilgileniyor. Programın gereksinimlerini karşılayabilmek için AgustaWestland modern askeri gereksinimlerin tamamını karşılayabilecek çok rollü, 8,1 tonluk bir orta sınıf yeni nesil helikopter olan TUHP 149'u aday olarak Türkiye'ye sunuyor. TUHP 149, orta sınıf çift motorlu kategorisindeki yeni nesil maliyet etkin helikopter ihtiyacını karşılamada önemli bir rol üstlenmesi için tasarlandı.



AgustaWestland TUHP 149,9 AgustaWestland'ın Türk Genel Maksat Helikopter Programı (Turkish Utility Helicopter Programme - TUHP) için geliştirdiği aday helikopteri. Modern askeri gereksinimlerin tamamını karşılayabilecek çok rollü bir orta sınıf yeni nesil helikopter olan TUHP 149, 8,1 ton ağırlığa sahip.



Tasarım Unsurları



TUHP 149, tasarım harikası, balistik korumalı, yüksek verimlilikli kompozit 5 kanatlı ana pervane ve 4 kanatlı kuyruk pervanesi ile yüksek hızlı, düşük sarsıntılı, sessiz ve pürüzsüz bir seyir sunuyor. 18 adete kadar asker/yolcu taşıyabilme kapasitesine sahip geniş kabin, raylı geniş kapıları ile hem askerlerin hızlı inmelerini - binmelerini sağlıyor, hem de büyük hacimli yüklerin yüklenmesini olağanüstü kolaylaştırıyor. Modern savaş konseptleri için özel olarak tasarlanmış olan TUHP149, tam entegre misyon ekipmanlarına ve gerekenin çok üzerinde kritik sistemlere sahip bir açık sistem mimarisi ile donatılmış, tam dijital bir helikopter.



Türk Genel Maksak Helikopter Programı, pilotların iş yükünü azaltarak misyona yoğunlaşabilmelerini sağlayacak 4 eksenli bir otomatik pilot sistemine ve modern cam kokpite sahip. Helikopter, çarpmaya dayanıklı unsurları, zırhlı pilot koltukları, çarpmaya dayanıklı asker koltukları ve kendiliğinden kapanan yakıt tankları ile sağlam bir yapıya ve dolayısıyla yüksek beka kabiliyetine sahip. Yüksek ağırlık taşımaya müsait, yüksek enerji emici, yarı yarıya içeri çekilebilir yüksek hız iniş takımları sayesinde hem rahat iniş - kalkış ve taksi yapabiliyor, hem de doğal yüzeylere inip kalkabiliyor.



TUHP 149, olabilecek en minimum destek ile uçabilecek, helikopter verimliliğini optimum düzeyde tutarken tüm operasyonel ömrü boyunca tamir masraflarını minimumda tutacak ve böylelikle kamuya maliyeti mümkün olan en aşağı seviyeye çekecek şekilde tasarlandı. Helikopterin eğitiminde kullanılacak tam teçhizatlı bir 'D Seviye' simülatör de AgustaWestland tarafından planlanmakta.


İlk Türk taarruz helikopteri


İlk Türk taarruz helikopteri T129

Ruslardan çok gizli süper tank

İddiaya göre Ruslar, T-80 savaş tanklarını geliştirerek yeni nesil bir süper tank üretti. Bu süper tankların gövdesi, patlayıcı reaktiflerle kaplı ve bu sayede patlayıcıları etkisiz hale getirebiliyor.



Çok gizli olarak geliştirilip denemeleri yapıldığı ileri sürülen ve "Kara Kartal" olarak adlandırıldığı söylenen süper-tankın bazı fotoğrafları ise Rus medyasında da yer aldı.



Rus Silahlı Kuvvetler Komuta Merkesi'nin araştırma bölümünün başkanlığını yapan Albay Vladimir Voitov, Echo Moskvy radyosuna yaptığı açıklamada "Böyle bir tank geliştirdiğimiz yolundaki haberler hayal ürünü. Fotoğraflar ise 20 yıllık. 20 yıl önce üzerinde çalışılmış olan füturistik bir tankın görüntüleri" dedi.



Ancak Rus medyasına göre Kara Kartal'ın ilk nesil modeli Haziran 1999, Sibirya'da düzenlenen bir silah fuarında tanıtılmıştı.



Rus Savunma Anlaşmaları Federal Merkezi'nin (Rosoboronzakaz) Başkanı Sergei Mayev ise "T-80'den yola çıkılarak geliştirilen süper-tank programı durduruldu. Yeni nesil T-90 tankları geliştirdik. Siparişleri 2010'da almaya başlayacağız. Yeni nesil tanklarımız çok yüksek manevra ve ateş kabiliyetine sahip. Ayrıca sadece zırhlı koruma değil, elektornik koruması da çok yüksek" dedi.



Ancak bu açıklamalar, Ruslar'ın gizli süper tankı konusundaki şüpheleri tam anlamıyla dağıtamadı. Rus medyasında yer alan "süper tankın" bazı fotoğrafları, Batılı askeri uzmanlara göre 20 yıl önceki fütüristik çizimlerden çok farklı.



Ruslardan çok gizli süper tank


Ruslardan çok gizli süper tank

İsrail sivrisinek ile istihbarat toplayacak

İsrail Havacılık ve uzay Sanayii, 500 gram ağırlığında, elle atılan bir insansız hava aracı üretti. “Sivrisinek” adı verilen insansız hava aracı, alanda istihbarat toplama amacıyla muharebe birliklerince kullanılmak üzere Savunma Bakanlığı ile ortaklaşa geliştirildi.



Rüzgâra da dayanıklı



Sadece yarım kiloluk ağırlığıyla Sivrisinek’in, şimdiye kadar geliştirilen mikro sınıf insansız hava araçlarının hemen hemen yarısı kadar ağırlığı olduğu bildirildi. Hürriyet'in haberine göre, iki kilometrelik bir menzile sahip olan araç, 40 dakika kadar havada kalma özelliğine sahip ve yaklaşık 45 kilometre hızındaki rüzgara bile dayanabiliyor. Minyatür bir kamerayla donatılan hava aracı, atıldığı yerden kullanıcılarınca yönlendirilebiliyor.



Zırhlı araçtan fırlatma



Sivrisinek’in avantajının boyutu ve ağırlığı ile sınırlı olmadığı, balıkçı zıpkınlarından esinlenilerek geliştirildiği belirtildi.

İsrail Havacılık ve Uzay Sanayii yetkililerine göre, zıpkın tasarımı, güvenilir ve küçük olmasının yanı sıra özellikle zırhlı araçların içinden, küçük pencerelerden ve hareket halindeki araçlardan hızla fırlatılmaya uygun. İki mikro ölçüdeki insansız hava aracının, komuta ve kontrol mekanizması ve iletişim cihazının tek bir çanta içine sığabilecek boyutta olduğu da kaydedildi. İlk tasarım çalışmaları 2005 yılında başlayan bu insansız hava aracı, Havacılık ve Uzay Sanayii’nin yeni ürünlerini tanıttığı eylül ayı başındaki Latrun Konferansı sırasında gösterildi.



İsrail sivrisinek ile istihbarat toplayacak


İsrail sivrisinek ile istihbarat toplayacak

Savaş makineleri isyan etti

Amerikalılar'ın Afganistan'da kullandığı insansız ölüm makinelerinden biri, isyan etti! Kontrolden çıkan robot, Amerikan Hava Kuvvetleri tarafından yok edildi.



MQ-9, Predator-B isimleriyle bilinen Reaper (Azrail) insansız bir hava aracı. Güçlü turbo-prop motorlarıyla 5 ton ağırlığındaki gövdesini ve 14 Hellfire (Cehennem ateşi) füzesini taşıyabilen bu araç, belirlenen hedefleri uzaktan imha edebiliyor. Hellfire füzelerinden her biri bir tankı veya bir binayı dümdüz edecek güçte. Amerikan ve İngiliz güçlerinin kullandığı bu avcı-katil sınıfı araç pek çok operasyonda aktif olarak kullanılıyor. Terörist liderlerin öldürmekte kullanılan Predator bir suikastçi olarak da tanınıyor.



Afganistan'da kontrolden çıkan Reaper, komşu ülkelerin hava sahasına girmemesi için Amerikan jetleri tarafından vurularak düşürüldü. Bu olay bir çatışma görevi esnasında gerçekleşti. Dağın kenarına çarpan Reaper, sivil kayba neden olmadı. Aracın neden kontrolden çıktığıyla ilgili bir açıklama yapılmadı.


Savaş makinelerİ isyan etti


CHIP Online


Savaş makineleri isyan etti

7.5 metre yükseğe sıçrayan robot asker

ABD silahlı kuvvetlerinin araştırma ve geliştirme bölümü tarafından sağlanan mali kaynakla özel şirketlerce geliştirilen robot, normalde dört tekerleğini kullanıyor.



Precision Urban Hopper adlı araç, duvar, çit veya siper gibi bir engeli aşmak istediğinde pistonla çalışan "bacağından" faydalanıyor, engelin ötesine sıçrıyor.



Ayakkabı kutusu büyüklüğünde ve GPS ile yön bulan yarı otonom robotun, askerler ve özel kuvvetlere özellikle şehir çatışmaları sırasında büyük yarar sağlayabileceği ve kayıpları azaltabileceği belirtiliyor.



Robotun Amerikan ordusunda 2010 yılının sonlarında "göreve başlaması" bekleniyor.


7.5 metre yükseğe sıçrayan robot asker


7.5 metre yükseğe sıçrayan robot asker

Sınıra dijital kalkan

Türkiye'nin elektronik harp stratejisinin belirlenmesinde etkin bir rolü olan Genelkurmay Elektronik Sistemler (GES) Komutanlığı teknik açıdan güçlendirilecek.


Yeni yapılanmanın en önemli ayağını sınır birlikleri oluşturacak. Terörle mücadelenin yoğun olduğu sınır birliklerinde, elektromanyetik yayınların algılanması ve teşhis edilerek bu enerjinin düşman tarafından kullanılmasını engellemek amacını taşıyan elektronik harp teknikleri geliştirilecek.


Sınır birliklerinin savunma ve harp yetenekleri uydu teknolojisiyle desteklenecek. Yeni yapılanma kapsamında subaylara da elektronik harp sistemleri eğitimi verilecek. Birliklerin uydu teknolojisinden daha etkin olarak yararlanması sağlanacak.


Birliklerin şifre ve dijital kod sistemleri bu yerli yazılımla dış müdahaleye karşı korunaklı hale getirilecek. Ayrıntılı kararlar Aralık ayının ilk haftasında yapılacak Yüksek Askeri Şura'da (YAŞ) ele alınacak.


Sınıra dijital kalkan


Sınıra dijital kalkan

İsrail, uydu güdümlü yeni havan mermisi geliştirdi

İsrail Silah Sanayi ile Amerikan Raytheon firması tarafından ortaklaşa geliştirilen 120 mm'lik yeni merminin, "güdümlü sistemin" bir parçasını oluşturduğu bildirildi.



Verilen bilgiye göre, 10 km menzile ve isabet kabiliyetini artıran yeni özelliklere sahip yeni mermi sistemi, GPS tarafından yönlendirilerek, 3 metre yarıçap içinde hedefini vurabiliyor.



Raytheon proje yöneticisi Bill Peterson, havan mermisini "dünya çapında en yüksek isabet oranına sahip mermi" olarak nitelendirdi ve "Merminin dağlardaki rüzgar ve fırtınalı şartlarla gelişmiş bir şekilde baş etmesi mümkün" dedi.



İsrail Silah Sanayi'nden bir yetkili, sistemin İsrail ordusu tarafından da birkaç yıl içinde satın alınabileceğini ifade etti.



Yeni merminin ABD ordusu tarafından Afganistan'da kullanılmasının da gündemde olduğu belirtiliyor.



Sistemin ABD ordusu tarafından son birkaç haftadır test edildiği belirtiliyor. Denemeler sırasında mermilerin dağlık bölgelerde çeşitli hedeflere, aşırı sıcaklar da dahil olmak üzere savaş benzeri koşullarda atıldığı ve 8'de 7 oranında isabet sağlandığı kaydedildi.



İsrail Silah Sanayi Başkanı Avner Raz da test sonuçlarından memnun olduğunu ve yeni teknoloji geliştirmenin artık kuruluşlarının stratejik programının temel hedeflerinden biri olduğunu ifade etti. Kuruluşun Üst Yöneticisi (CEO) Avi Felder ise Raytheon'un uygulamasının her iki şirkete de yardımcı olduğunu ifade etti


İsrail, uydu güdümlü yeni havan mermisi geliştirdi


İsrail, uydu güdümlü yeni havan mermisi geliştirdi

TÜBİTAK kriptolu USB bellek SIR ı Tanıttı

‘Sır’ adı verilen ve NATO Askeri Komitesi tarafından onaylanmış, alanında tek ürün olan kriptopu bellek, tüm gizlilik düzeylerindeki NATO verisini kriptolamak üzere kullanılabilecek. Onayın ardından, NATO tarafından 602 Sır sipariş edildiği bildirildi.



TÜBİTAK’ın Gebze Yerleşkesi'nde gerçekleştirilen, Ulusal Elektronik ve Kriptoloji araştırma Enstitüsü Elektronik Mühendisi Müşteri İlişkiler İş Geliştirme Sorumlusu Çağrı Koç ve İş Geliştirme Sorumlusu Koray Arıkan’ın katıldığı basın toplantısında, önce Enstitü ile bilgiler verildi.



‘Sır’ adı verilen kriptolu USB belleğin geliştirilmesine 2007 yılında, NATO’nun ihtiyacı üzerine başlandığı belirten Koray Arıkan, bunun kendi alanında tek ürün olduğunu söyledi. Dünya genelinde Sır gibi taşınabilir boyutlarda, yüksek gizlilik dereceli bilgiyi güvenli saklayabilecek türde bir ürünün henüz yapılamadığını anlatan Arıkan, “Böyle bir ürünü geliştirebilmek için pek çok ülke hala uğraş veriyor” dedi.



Bir kredi kartı boyunda, 14 milimetre kalınlığında ve sadece 90 gram ağırlığında olan Sır, kolayca taşınabilir olmasının yanı sıra içindeki bilgileri şifreli bir şekilde saklayabiliyor. Kaybolması veya çalınması durumunda içindeki bilgilere ulaşılamıyor. Gerekirse tek bir tuş ile içindeki gizli bilgiler silinebiliyor. Cihazın bir şekilde açılmaya çalışılması durumunda ise içindeki gizli bilgiler kendiliğinden siliniyor.



Sır, NATO Askeri Komitesi tarafından onaylanan 11’inci, NATO envanterine giren 4’üncü Türk ürün oldu. Geliştirilmesi tamamlanmış ve üretilmeye başlanmış olan Sır da diğer ürünler gibi, Tübitak UEKAE tarafından tamamen yerli imkanlarla özgün bir tasarım ile geliştirildi. Ürünün tasarım ve üretim aşamaları, Türk mühendisler tarafından ve yüzde yüz yerli kaynaklarla gerçekleştiriliyor.



NATO’nun bu yıl ihtiyaç duyacağı 602 ürün, TÜBİTAK UEKAE tarafından sağlanacak.



TÜBİTAK NATO ÇALIŞMALARINDA AKTİF NATO’ya sunulan TÜBİTAK UEKAE ürünleri Sır’la sınırlı değil. TÜBİTAK UEKAE, NATO’nun SC/4 (Bilgi Güvencesi Alt Komitesi) komitesinde, bu komite altında yapılanmış olan çalışma gruplarında ve NATO Network-Enabled Capability (Ağ Destekli Yetenek) toplantılarında temsil ediliyor ve aktif rol oynuyor. Enstitü, faaliyet alanına giren konularda NATO’yu yakından takip ediyor ve yerine göre çalışmalara yön veriyor.



NATO ONAYLI ÜRÜNLER -



Kriptolu USB Bellek (SIR) NATO’nun tanımlamış olduğu ihtiyacı karşılayan tek ürün olarak ortaya çıkan ve Sır adı verilen ürün, tüm testlerden başarıyla geçti ve NATO Askeri Komitesi tarafından onaylandı. Onayı takiben geçen ay içinde 602 adet için NATO tarafından resmen sipariş edildi. İhtiyacı karşılayan tek ürün olan Sır’ın teslimatı Eylül ayının sonuna kadar gerçekleşecek.



- Taşınabilir çevrimdışı Kripto Cihazı (TAÇEK) NATO’nun çevrim dışı kripto cihazı (NATO Offline Crypto - All classifications offline file encryptor) ihtiyacına yanıt verecek olan ve TAÇEK adı verilen cihazın NATO tarafından değerlendirmesi halen devam ediyor. NATO Askeri Komitesi tarafından onaylanmasının ardından ürün, 2010 yılında NATO’da ihtiyacı karşılayan tek ürün olarak rekabet olmadan NATO’ya sağlanacak.



- Yeni Nesil Anahtar Yükleme Cihazı (KAYC-S/N) KAYC-N olarak adlandırılan ürün, NATO’nun yeni nesil anahtar yükleme cihazı (NATO Electronic Key Management System - Next Generation Key Fill Device) ihtiyacına yönelik olarak NATO’ya önerildi. NATO tarafından geçici onay alan ürün tüm testleri geçmesinin ardından ABD ve Almanya tarafından önerilen cihazlarla rekabet edecek.



- Kriptolu Mobil Telefon (MILCEP-K1) MILCEP-K1 adı verilen ürün halen Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından kullanılıyor. NATO’nun güvenli kişisel haberleşme cihazı (NATO Secure Personal Communicator - Secure Mobile Phone) ihtiyacına yönelik olarak bu ürünün NATO sürümü hazırlandı ve NATO’ya önerildi. NATO Askeri Komitesi tarafından onaylanması halinde, ürün uluslararası firmaların ürünleri ile rekabet edecek.



- Milli Açık Anahtar Altyapısı (MA3) TÜBİTAK UEKAE tarafından geliştirilmiş olan Milli Açık Anahtar Altyapısı (MA3) ürünü halen Genelkurmay Başkanlığı ve bağlı birliklerinde internet ortamında güvenli haberleşme ve dosyalama amacıyla kullanılıyor. Yine bu ürünün bir diğer sürümü ile Türkiye’nin Kamu Sertifikasyon Merkezi işletiliyor ve kamu çalışanlarına elektonik imza için ihtiyaç duydukları sertifikalar sağlanıyor. Bu bilgi birikimi ve ürün, NATO’nun açık anahtar altyapısı (NATO Public Key Infrastructure- NPKI) ihtiyacının sağlanmasında da değerlendirilecek.


TÜBİTAK kriptolu USB bellek SIR'ı Tanıttı

Sadece kulak zarını etkileyen silah

Esasen nükleer silahlar için parça üretimi yapan firmanın mühendisleri, uzun süredir ölümcül olmayan silahlar geliştiriyor. Firmanın lokomotif projesi olan Banshee II, kulak zarında dayanılmaz derecede gümbürtüler yaratacak akustik bir silah. Açıklanan rakamlara göre Banshee'nin ürettiği ses 144 desibel gücünde ve doğrudan kulak zarında yoğunlaşıyor.



Banshee için düşünülen ilk ‘ürün pakedi’, ayarlanabilir akustik bir el bombası şeklinde tasarlanmış. Silahın Taliban ve El Kaide militanlarını Afganistan’da saklandıkları mağaralardan çıkarmak için kullanılabileceği düşünülüyor.



ABD Savunma Bakanlığı henüz Banshee siparişi vermiş değil. Ancak firma yetkilileri, her bir ‘ses el bombası’nın 9 voltluk pil parasına üretilebiliyor olmasının bakanlık için ikna edici olabileceği kanısında.



Sadece kulak zarını etkileyen silah


Sadece kulak zarını etkileyen silah

Spor stresin can düşmanı

Uzmanlar, gelişen teknolojiyle birlikte kendi doğasından uzaklaşıp, gitgide hareketsizleşen insanın ''bazı hormonlarının salgılanmasının unutulduğunu'' belirttiler.



Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Spor Hekimliği Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Emin Ergen, ''Biz, modern çağ insanları, bu hormonal eksikliği kapatmak için çeşitli yollar arıyoruz. 'fitness' programları geliştirip, yoğun egzersizlere katılım için kampanyalar düzenliyoruz'' dedi.



İnsanın doğal ihtiyacı olan hareketi yerine getirememesi sonucunda, kilo artışı, eklemlerde bozulmalar ve farklı kronik hastalıkların ortaya çıktığını ifade eden Prof. Dr. Ergen, ''Zaten bu Sağlık problemleri de insanda stres yaratıyor. Koruyucu yönüyle egzersiz yapmak, ileride oluşabilecek strese karşı bir sigorta diye de düşünülebilir. Spor, rahatlatıcı olan başarı duygusunun yanı sıra terlemeyi, dolaşım ve solunumun artmasını, kasların çalışmasını, en önemlisi de vücuda tatlı bir rehavet hissi veren endorfin hormonunun salgılanmasını sağlıyor. Egzersizden sonra hissettiğimiz rahatlama, bununla açıklanıyor'' diye konuştu.


SPOR, KENDİNE GÜVENİ DE SAĞLIYOR



Ergen, uzun süre yapılan egzersizle birlikte, kas kitlelerinin yanı sıra vücut direncinin, dayanıklılığının ve kuvvetinin de arttığını vurgulayarak, egzersiz yapıldığında vücudun kondisyonu üst seviyeye çıktığı için kişinin, zorlu işlerin üstesinden daha kolay geldiğini kaydetti.

Sporun, günlük yorgunlukları da azalttığını söyleyen Prof. Dr. Ergen, ''Egzersizler, uykuyu ve beslenmeyi düzene sokuyor, iştahı açıyor. Özellikle vücuduyla ilgili estetik kaygı duyan insanların, sporla birlikte biraz kilo verince, kendilerine olan güvenleri artıyor. Bu mutluluk hissi de stresin azalması sağlıyor'' dedi.



Türkiye'de egzersize katılımın, önceki yıllara göre arttığını ifade eden Ergen, ''Bu konuda çok çeşitli kurumlar, kuruluşlar destekte bulunuyor. Yerel yönetimler, semt sahaları ve yürüyüş parkurları açıyor. Köy veya kent fark etmez, insanlar artık sporun yararının farkına varıyor, daha çok spor yapıyor. Bugün sabahın erken saatlerinde ve akşam üzerleri, birçok kişinin en azından yürüyüş yaptığını görüyoruz'' diye konuştu.



Spor stresin can düşmanı


AA


Spor stresin can düşmanı

Hasta farelerin kalbine yama

İsrail'in Haaretz gazetesinin haberine göre, bilim adamları hasta farelerin karnında kalp hücrelerini geliştirdi ve böylece kriz geçiren farelerin kalbini onarmayı başardı.



Dr. Tal Dvir tarafından yürütülen araştırmada bilim adamları, yeni bir yöntem kullanarak laboratuvarda önce yeni dünyaya gelen farelerden alınan kalp hücrelerini büyüttü. Hücreler yeterince büyüdükten sonra farelerin karnına konuldu. Burada hücreler büyümeye devam etti ve kan damarları ağı oluşturdu. Bir hafta sonra yeni hücre karından alınıp zarar gören kalbe nakledildi. 28 gün sonra da "yamadaki kan damarları" zarar gören kalbin damarlarıyla birleşti.



Gazetede yayımlanan makalede, ilk kez laboratuvar hayvanları üzerinde bu tür bir deneyin başarılı olduğu belirtildi.



İsrail'in Ber Şeva Üniversitesi ve ABD'nin Massachusset teknoloji Enstitüsünden bilim adamlarının İsrail'deki iki hastane ile ortak yaptığı ve kalp krizi geçirenlerin tedavisinde yeni umut ışığı olabilecek araştırma Amerikan "Proceedings of the National Academy of Sciences" dergisinde yayımlandı.


Hasta farelerin kalbine yama


Hasta farelerin kalbine yama

Çölde büyük patlama testi

Maliyetini büyük oranda ABD'nin karşıladığı uluslararası projede, patlama testi İsrailli bilim adamları tarafından yapıldı. İsrail, patlamada 81 ton kimyasal patlayıcının kullanıldığını bildirdi.



İsrail Jeofizik Kurumundan Rami Hofstetter, etkisi çeşitli Avrupa ülkelerinde de gözlenen patlamada amacın, binlerce kilometre uzakta bile ölçülebilen düşük frakanslı ses dalgaları yaratmak olduğunu belirtti. Testle, dalgaların atmosferde nasıl yayıldığını daha iyi anlamanın ve dalgaları takip eden uluslararası şebekeyi daha iyi derecelendirmenin hedeflendiği kaydedildi.



Hofstetter, bu şebekenin volkanik patlamalardan bazı nükleer deneylere kadar her şeyi izlediğini ifade etti.


Çölde büyük patlama testi


Çölde büyük patlama testi

Deniz suyundan jet yakıtı üretmek

ABD Deniz Kuvvetleri’ne mensup kimyagerler, rafine edilerek karoten bazlı jet uçak yakıtına dönüştürülebilecek doymamış hidrokarbonları deniz suyundan elde etmeyi başardı. Şimdi sıra, süreçteki kimyasal reaksiyonlarda kullanılacak 'temiz' enerji kaynağı bulmakta.



Deniz suyundan doymamış hidrokarbon üretim sürecinde, önce suda çözülmüş olarak bulunan karbondioksit ayrıştırılıyor. Toplanan karbondioksit, elektrik enerjisiyle su moleküllerinin parçalanması sonucu ortaya çıkan hidrojenle birleştiriliyor ve hidrokarbon yakıt elde ediliyor.



Süreçte Fischer-Tropsch adı verilen kimyasal reaksiyonun farklı bir türevinden yararlanılıyor. Fischer-Tropsch, genellikle kömürden çıkarılan ve karbon monoksit ile hidrojen karışımından oluşan ‘syngas’ın, işlenerek benzin benzeri hidrokarbon yakıt üretilmesinde kullanılan bir işlem.



Bugüne kadar Fischer-Tropsch sürecinde karbondioksit kullanılmıyordu. Ancak küresel ısınmayla birlikte havadaki oranının artması, üstelik okyanuslarda havadakinin yaklaşık 140 katı daha fazla CO2 bulunması, bilimcileri bu gazı potansiyel bir girdi maddesi olarak değerlendirme yoluna sevk etti.



Kimyagerleri şimdi düşündüren konu, tasarlanan jet yakıtının ‘temiz’ yollarla üretimini sağlamak. Zira deniz suyundan jet yakıtı üretimi süreci oldukça karmaşık ve çok aşamalı olduğundan, tüketiği enerji de aynı oranda artıyor.


Deniz suyundan jet yakıtı üretmek


Deniz suyundan jet yakıtı üretmek

Bu askerler hiç uyumuyor kan kaybetmiyor

"MQ-8B Fire Scout" adı verilen insansız helikopter ile animasyon karakteri "Wall-E"ye benzeyen kara robotu "Pakbot", Amerikan ordusunun, hiç uyumayan ve kan kaybetmeyen yeni savaşçıları bir an önce bünyesine katma çalışmaları çerçevesinde, üste düzenlenen bir gösteriyle tanıtıldı.



Şu ana kadar herhangi bir operasyonda faydalanılmayan helikopterin, uyuşturucuyla mücadeleye destek amacıyla bu yıl sonlarına doğru kullanılmasının planlandığı, helikopterin, Büyük Okyanus'taki USS McInerney firkateyninden kontrol edileceği belirtildi.



Düşman mevzilerinin aranmasında kullanılan "Pakbot" robotlarının ise paletleri sayesinde engebeli arazilerde rahatça hareket edebildiği, güvenli bir uzaklıktan kontrol edebilen askerin yönlendirmesiyle, mekanik kolu sayesinde patlayıcıları etkisiz hale getirebildiği kaydedildi.



Uluslararası basında çıkan haberlerde, Irak ve Afganistan'da halihazırda kullanılan kara robotlarının çok daha hafif modelinin üretildiği, sırtta, robota göre hazırlanmış çantaların içinde taşınmasının mümkün olduğu ifade edildi.



Maryland'deki üste yapılan gösterinin, Amerikan ordusunu yeni bir çağa hazırlayan savunma sanayisi firmaları ve Amerikan donanmasının ortaklığında düzenlendiği belirtildi.



Bu askerler hiç uyumuyor  kan kaybetmiyor


Bu askerler hiç uyumuyor kan kaybetmiyor

Rusya süper silah icat etti

Bilim ve Yüksek teknoloji Konseyi üyesi akademisyen Vladimir Fortov, süper silahın eşi değeri bulunmayan cihazdan oluştuğunu ve dış görünüşünün de fazla büyük olmadığını söyledi.



“Ballance Intelligent Manufacturing” dergisinin haberine göre kapasitesi nükleer santralinin bir veya hidroelektrik santralinin iki reaktör enerjisi gücü kadar olan silah valiz büyüklüğünde bir cihazdan oluşuyor.



Rus bilim adamı Fortov icat ettikleri süper silahın sadece düşmanın elektronik ortamını değil, aynı zamanda da kapsama alanında bulunan sivil vatandaşların da yararlandığı tüm elektronik sistemlerini çökertebileceğini belirtiyor.



Fortov, "Silah bir saniye içinde çalışıyor. Bu saniye dilimi de düşmanın tüm elektronik sisteminin çökmesi için yeterli. Yani radar, elektronik nişan alma araçları, navigasyon için kullanılan GPS sistemlerini, cep telefon cihazlarını devre dışı bırakıyor. Ayrıca uzaktan tanklar durdurabiliyor, jetlerin yönleri şaşırtılabiliyor, uzaktan kumandalı bombalar patlatılıyor." şeklinde konuştu.


Rusya süper silah icat etti


Rusya süper silah icat etti

TÜBİTAK tan Türk savaş gemisine dev teknoloji

Tamamen yerli teknolojilerle geliştirilen ve dünyada çok az ülkenin sahip olduğu teknoloji, deniz altında ses dalgalarıyla iletişim sağlayabildiği gibi, dost ve düşman denizaltıları da belirleyebiliyor.

Üretim aşaması 4 yıl süren teknoloji, olası torpido saldırılarını önceden belirleyip, sinyal demetleriyle düşman donanmasının haberleşme sistemini de yanıltabiliyor.



Teknoloji bugün Türk savaş gemisine entegre edilmek üzere Deniz Kuvvetleri Komutanlığına teslim edilecek.



AA muhabirine açıklama yapan Tübitak Marmara araştırma Merkezi (MAM) Malzeme Enstitüsü Müdürü Doç. Dr. Tarık Baykara, MİLGEM Projesi kapsamında olan ve Milli Savunma Bakanlığı Savunma Sanayii Müsteşarlığınca desteklenen ''Milli Sonar Sistemi'' projesinin başarıyla sonuçlandırıldığını bildirdi.



Baykara, MİLGEM kapsamında geliştirilen ve dünyada az sayıda ülkenin sahip olduğu sualtı haberleşme ve hedef tespitini sağlayan sonar teknolojisinin TÜBİTAK MAM Malzeme Enstitüsü'nde tamamen milli olanaklar kullanılarak geliştirildiğini belirtti.



Dünyada önemli bir güç olmanın başlıca koşullarından birinin güçlü deniz kuvvetlerine, güçlü bir deniz teknolojisi alt yapısına sahip olmaktan geçtiğini vurgulayan Baykara, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Milli Gemi Proje Ofisi personeli, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Araştırma Merkezi Komutanlığı personelinin de katılım ve işbirliğiyle tamamlanan projeyle Türkiye'nin deniz teknolojileri alanında dev bir adım attığını söyledi.



ABD, İngiltere, Almanya, Rusya ve Güney Kore gibi birkaç ülkede kullanılan bu teknolojiye artık Türkiye'nin de sahip olduğunu kaydeden Baykara, bundan önceki yıllarda bu alandaki ihtiyaçların tümünün yurt dışından karşılandığına ve bu teknolojiye çok yüksek ücretler ödendiğine işaret etti.



Baykara, ''Özellikle donanmamızın haberleşme sistemindeki bu bağımlılık büyük bir zafiyet yaratmakta idi. Artık Türkiye bu alanda dev bir atılımı gerçekleştirerek bu konuda devler ligine girmiş bulunmaktadır'' dedi.



-''TÜBİTAK, GEMİNİN BEYNİNİ ÜRETTİ''-



Deniz Kuvvetleri Komutanlığının 2005'de ilk milli savaş gemisinin yapımını, Türkiye'nin alt yapısı ve imkanlarıyla adına MİLGEM denilen ''milli gemi'' projesiyle başlattığını anlatan Baykara, projenin çağdaş bir savaş gemisinin sahip olması gereken en ileri teknolojilerle ve silah sistemleriyle donatılmış bir savaş gemisinin tasarımından, imalatına kadar olan bütün aşamalarının programlandığını aktardı.



Türkiye'nin ilk milli savaş gemisini geçen yıl Eylül ayında törenle denize indirdiğini anımsatan Baykara, bu geminin ''beyni'' olarak düşünülebilecek sonar sisteminin, TÜBİTAK MAM Malzeme Enstitü tarafından üretilmesinin kararlaştırıldığını ve projenin 2005'de başlatıldığını dile getirdi.



Baykara, projenin tüm aşamalarıyla başarı ile sonuçlandırılarak sistemin Türkiye'nin ilk milli savaş gemisine takılabilecek hale getirildiğini bildirdi.



Sonar sistemlerinin deniz altında çalışan ''radar'' sistemleri gibi düşünülebileceğini ifade eden Baykara, sistemi şöyle anlattı:



''Deniz altında elektrik-elektronik sinyaller geçersiz olduğu için sadece ses dalgaları ile iletişim yapılabilir. Bu bakımdan, bir sonar sistemi esas itibarıyla ses dalgası üreten bir sistemdir. Bu ses dalgaları ile haberleşme ve iletişim sağlanabildiği gibi, dost veya düşman denizaltılar belirlenebilir ve takip altına alınır, ayrıca olası torpido saldırıları önceden belirlenebilir. Aynı zamanda bu ses dalgalarıyla yaratılabilecek farklı sinyal demetleri ile düşman donanmasının haberleşme sistemi karıştırılabilir, yanıltılabilir.''



-''TÜM TESTLERDE BAŞARI GÖSTERDİ''-



Projede, deniz suyuna dayanıklı çok özel ''elastomerik'' bir malzeme ile kaplanan ve bir teknoloji harikası olarak isimlendirilebilecek ''transdüser'' teknolojisini de TÜBİTAK MAM laboratuvarlarında geliştirdiklerini kaydeden Baykara, bunlardan 280'inin bir araya getirilerek büyük bir sistem oluşturulduğunu anlattı.



Baykara, bu sistemin, bir savaş gemisinin beyni gibi çalıştığını dile getirerek şöyle konuştu:



''Bunda olabilecek en küçük bir aksaklık tüm savaş gemisini felç edebilir. Bu sistem haftalar süren test sürecinden geçirildi, onaylandı ve ayrıca fabrika kabul testi denilen en son aşamayı da geçti. Sistem, bugün itibarıyla da teslim aşamasına geldi. Sanıyorum bu yıl içerisinde de ilk milli gemimize takılarak monte edilecek ve akabinde deniz üstü uygulamalarıyla hizmet vermeye başlayacak.''



-''TEKNOLOJİ TÜM SAVAŞ GEMİLERİNE UYGULANABİLİR''-



Baykara, proje kapsamında dünyaca kabul görmüş, uluslararası akreditasyona sahip bir Sualtı Akustik Laboratuvarı'nın da kurulduğunu anımsatarak, bu laboratuvarda her türlü sonar sisteminin tasarımı, imalatı, standartlara uygun test ve denemeleri yapılabildiğini ve bundan sonra da çok önemli projelere imza atabileceklerini bildirdi.



Bu laboratuvarda dünya standartlarının ötesinde bir havuz sisteminin bulunduğunu ve buradaki modern teknolojilerle bundan sonra kızağa konulacak tüm milli savaş gemilerinin sonar sistemlerini rahatlıkla ve kısa sürelerde gerçekleştirebilecek bir düzeyin yakalandığını kaydeden Baykara, ayrıca donanmanın sahip olduğu tüm gemilerin sonar sistemlerinin yenilenmesi, bakımı, geliştirilmesi ve iyileştirilmesinin de yapılabileceğine işaret etti. Baykara, ''Asıl amacımız geleceğin ileri teknoloji sonar sistemlerini en uç noktalara götürmek ve Deniz Kuvvetlerimizi bu alanda en ön saflara taşımaktır'' dedi.



-''PEK ÇOK ÜLKENİN HAYALİNİ SÜSLÜYOR''-



Baykara, sahip olunan teknoloji ile geliştirilecek ürünleri uygun koşullarda yurt dışına da satmayı hedeflediklerini ifade etti.



Türkiye'nin bu tür ileri teknolojileri yurt dışından alma gibi bir anlayışının bulunduğunu belirten Baykara, ''Ulusal kurum ve kuruluşlarımızın bu konuda duyarlı olmalarını bekliyoruz. Büyük emek ve bilgi birikimi gerektiren ve ağırlıklı olarak uzman insan gücü birikimine dayalı bu teknolojiyi yaratmak kolay değil. Kolay olsaydı pek çok ülkenin hayalini süsleyen bu teknolojiye herkes sahip olabilirdi'' diye konuştu.



Baykara, TÜBİTAK MAM Malzeme Enstitüsü'nün 15 kişilik uzman bilim adamı araştırmacı ve araştırma teknisyeninden oluşan ekibin, son dört yılda gece gündüz çalışarak büyük bir başarıya imza attığını ve Türkiye'yi dünya ölçüsünde büyük bir rekabetin sürdüğü deniz teknolojilerinde ön saflara getirdiğini sözlerine ekledi.


TÜBİTAK'tan Türk savaş gemisine 'dev teknoloji'

Herşeyi Yiyen Robot

ABD'nin Maryland eyaletinde Pentagon için çalışan bir teknoloji şirketi, buharla çalışan, çevrede gördüğü organik her türlü materyali 'midesine indirerek' kendi yakıtını üretebilecek bir robot üzerinde çalışıyor. İnanılmaz olan ise, robotun öğüteceği bu materyaller arasında, otun, tahtanın yanı sıra, hayvan leşinin ve insan cesedinin de olması.


Robot Teknolojileri  adlı şirketin internet sitesinde yapılan açıklamada üzerinde çalışılan Enerjik Olarak Otonom Taktiksel Robot'un  ("EATR") yakıt üretmek üzere çevredeki organik materyalleri bulup yiyebildiği ve aynı zamanda geleneksel yakıtların yanı sıra elverişli durumlarda alternatif yakıtlar da kullanabildiği belirtiliyor. Bu yakıtlar, benzin, mazot, gazyağı, dizel, propan, kömür, yemeklerde kullanılan yağ ve güneş olarak sıralanıyor.


Organik materyallerin bitkisel materyallerle sınırlı olmadığı, hayvan ve insan cesetlerinin de bu kapsamda olduğu ve savaş alanlarında bu son seçeneğe sık rastlandığı kaydediliyor.


EATR, Florida eyaletindeki Siklon Enerji Teknolojileri şirketi tarafından geliştirilen Artık Isı Motoruyla çalışacak. Bu motor, kapalı bir döngüdeki suyu ısıtarak elektrik üretmek üzere yakıtı yakan bir mekanizmaya sahip.


Robotun enerji kaynağı olarak geniş bir yakıt yelpazesinden yararlanabilmesi ve kendi enerjisini yaratarak ve yakıt ikmaline gerek duymayarak aylar ve hatta yıllar boyu gezinebilecek kapasitede olmasının askeri anlamda sağladığı büyük avantajlar sayılıp dökülüyor...


Pentagon'un EATR'i nakliye, ambulans, iletişim merkezi ve hatta gezici bir savaş makinesi gibi kullanabileceği kaydediliyor...


EATR'nın savaş alanındaki hangi cesetleri yiyeceği ise belirtilmiyor


Herşeyi Yiyen Robot


Herşeyi Yiyen Robot

Fotoğraf çeken akıllı kumaş

Massachusetts Institute of Technology'de görevli bilim adamlarının geliştirdiği ışığa duyarlı fiber optik kumaş, çevredeki yansımaları merkez bilgisayara ileterek görüntü haline gelmesine imkan tanıyor. Bu görüntüler, takılacak özel bir vizörden de izlenebiliyor.



Bilim adamları test çalışmasında, ışık kaynağı ile fiber kumaş arasına, ''Gülen Surat - :)'' resmi yerleştirdiler ve bu özel kumaşı, elektriği yükselten bir amplifikatöre ve bilgisayara bağladılar. Fiber kumaş ışık yoğunluğunu algılayarak bunu elektrik sinyallerine çevirdi ve bu sinyalleri alan bilgisayar da özel bir algoritma ile siyah beyaz görüntü oluşturdu.



Henüz ilk aşamada olan çalışma, teknolojinin de imkanları ile geliştirilerek çok çeşitli uygulamalar için de kullanılabilecek. Ürün ticari olarak piyasa sürüldüğünde, örneğin askerler, savaş sırasında arkalarından gelebilecek tehlikeyi özel bir vizör ile görebilecek.


Proje, ABD Askeri araştırma Ofisi, Ulusal Bilim Vakfı ve Savunma Bakanlığı İleri Araştırma Projeleri Ajansı (DARPA) tarafından destekleniyor.


ntvmsnbc


Fotoğraf çeken akıllı kumaş

Super Hornet Uçmaya Hazır

Dünyanın önde gelen havacılık firmalarından olan Boeing, 8 Temmuz 2009 tarihinde düzenlediği bir törenle Avustralya Kraliyet Hava Kuvvetleri (RAAF) için ürettiği ilk F/A-8F Block II Super Hornet savaş uçağının tanıtımını yaptı.



2007 yılında Boeing ile imzalanan bir anlaşma çerçevesinde toplam 24 adet F/A-18F Block II Super Hornet almayı karara bağlayan Avustralya, ABD dışında uluslararası arenada Super Hornet uçağını seçen ilk kullanıcı olmuştu. Raytheon üretimi APG-79 AESA (Active Electronically Scanned Array) radarı ile donatılan bu uçaklardan ilkinin önümüzdeki aylarda, kalan 23 adet uçağın ise 2010-2011 yılları içerisinde RAAF’a teslim edilmesi planlanıyor.


milscint


Super Hornet Uçmaya Hazır

Aselsan Denizaltısı nda sona geliniyor

Aselsan'dan Kamuyu Aydınlatma Platformuna (KAP) yapılan açıklamada, Savunma Sanayii Müsteşarlığı ile Alman HDW ve MFI ortak girişimi arasında dün imzalanan denizaltı projesi kapsamında, ortak girişim grubu ile sözleşme görüşmelerinin devam ettiği belirtilerek, Aselsan'ın payının 110 milyon avro olmasının beklendiği kaydedildi.


Aselsan Denizaltısı'nda sona geliniyor


Aselsan Denizaltısı'nda sona geliniyor